28 Aralık 2010 Salı

Sağlıkta "Yetmez ama evet" dönemi...

Sağlık sisteminde önemli artçı depremler oluyor. Bu artçıların bir kaç tanesi de Manisa'da yaşanıyor.

Şimdilik sadece sağlık çalışanlarınca hissedilen bu artçı depremler büyük bir fay hattı üzerinde meydana gelen önemli ve korkutucu hareketlenmeler olarak kayda geçmelidir.

Evet geçen Aralık ayı başlarında Merkezde iki adet Toplum Sağlığı Merkezi kapatıldı, kapatılmayanın da kadrosu azaltıldı.

Bu ne demek?

Bu, yüz bin kişiye 5 Çevre sağlığı teknisyeni bakıyordu ama artık üç yüzbin kişiye 2 Çevre Sağlığı teknisyeni bakacak demek.

Bu, yüz bin kişiye 6 Ebe bakıyodu ama artık üç yüzbin kişiye 1 Ebe bakacak demek.

Bu yüz bin kişye 4 Hemşire bakıyordu ama artık üç yüzbin kişiye 2 Hemşire bakacak demek.

Bu Yüz bin kişiye 4 Laborant bakıyordu ama artık üç yüzbin kişiye 1 Laborant yeter demek.

Bu yüz bin kişiye 4 Doktor bakıyordu artık üç yüzbin kişiye 3 Doktor yeter demek.

Bu yüz bin kişiye 1 Eczacı, 1 Psikolog, 1 Sosyal Çalışmacı, 1 Diyetisyen, 1 Sosyolog, 2 Tıbbi Teknolog bakacaktı ve malesef bu mesleklerden kimse TSm lerde bulunmuyordu ancak bundan sonra TSM lerde üçyüzbin kişiye bu olmayan meslek mensupları hizmet verecek demek.

Ne oldu, halkın sağlık hizmetine olan gereksinimi mi ortadan kalktı yoksa siz bu işleri gerksiz mi görmeye başladınız?

Tabi işin kolayı bulunmuş, adına hasta hakları denen bir kavram koymuşsunuz ortaya, vatandaş şu doktor bana yan gözle baktı, şu hemşire iğnemi yaparken canımı yaktı, şu kişi işe geç geldi şikayetleri ile oyalana dursun yeter...

Yarın salgın çıkınca da bir ekip kurarsınız. Salgın geçene kadar numune aldık, laboratuvara gönderdik falan derken gündem değişir konu hallolur, oh ne ala memleket...

Halbuki hasta hakları deyince akla en başta dört tane bildirge gelir.
Açın bakın Sağlık Bakanlığı Hasta Hakları web sayfasını (http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/giris.html) karşınıza bu belgeler çıkar; Lizbon bildirgesi, Bali Bildirgesi, Amsterdam Bildirgesi, Hasta Hakları Avrupa Statüsü...

Açın bakın Bali bildirgesi madde 1 a) Her insan ayırımcılık yapılmaksızın yeterli tıbbi bakım görme hakkına sahiptir.
Açın bakın Amsterdam Bildirgesi madde 1.6.Herkes hastalıkların önlenmesi ve sağlık bakımı için yeterli ölçüde çaba gösterilerek sağlığının korunması ve kendisi için edinilebilir en yüksek sağlık seviyesine kavuşma fırsatı hakkına sahiptir.

Açın bakın Hasta Hakları Avrupa Statüsü; Hastalıklara Karşı Ön Dört Hakkın birinci maddesinde " 1.Koruyucu Tedbirlerin Alınması Hakkı: Her bir birey hastalıktan korunmak için uygun hizmet (tedavi) alma (görme) hakkına sahiptir. Bu amaca ulaşmak için sağlık hizmetlerinin görevi, risk taşıyan çeşitli grupların düzenli aralıklarla ücretsiz olarak sağlık hizmetlerinden ve bilimsel araştırma sonuçları ile teknolojik yeniliklerden herkesin yararlanmasını sağlamaktır."

Yukarda sayamadığım bir sürü hak belgesi; açın bakın, okuyun hepsi benzer haklarla doludur.

Ama işin kolayı bulunmuş.

İktidar partisine yakın biri iseniz hele hele başhekim yardımcısının cep numarası varsa elinizde, önce acildeki sağlık memurunu bir gerekçe ile terslersiniz sonra ararsınız başhekim yardımcısını cepten, çıkar gelir. Başlar sizin adınıza sağlık personeline emretmeye. Ezmeye... Ne de güzel egolarınızı okşatmışsınızdır.
Ne hoş bir tatmin yoludur o...

Helal olsun size de düzeninize de...

Oysa sağlık hakkı, hasta hakkı kavramları bunlar değil.

2007 yılında başlamıştı bu süreç. O günlerde itiraz etmiştik ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin yok edildiğini söylemiştik.

2007 14 Martında temsili bir tabutla Ağız Diş Sağlığı Merkezi önünden İl Sağlık Müdürlüğüne yürümüştük. Tabutun önünde giden arkadaş bir adet sağlık ocağı resmi taşıyordu.

Tabutta da sağlık ocağı…

O gün orada yaptığımız basın açıklamasında “Eğer engel olunmazsa birinci basamak sağlık hizmetleri yok edilecek, koruyucu sağlık hizmetleri aksayacak. Özelleşecek.” demiştik.

Tıpkı bu günkü gibi “Uykusu Derin bir Şehir” karşılamıştı bizi.

Aradan bir yıl geçmiş. Aile hekimliği sistemi getirilmiş ve sağlık ocakları kapatılmıştı. Bütün sağlık ocakları aile hekimlerine kiraya verildiği halde sağlık ocakları tabelalarını indirmemişlerdi.

Vatandaş fark etmemişti bile bu değişimi.

Yine itiraz ettik.

Duramadık.

2008 14 Martında yine İl Sağlık Müdürlüğü önündeydik. Bu sefer bir tabut yoktu ama sağlık ocakları kapatılmıştı ve biz sağlık ocakları için lokma döktürdük. Sağlık ocakları siteminin kurucusu olan Nusret Fişek hocanın yol arkadaşları olarak bir son görev/protesto gerçekleştirdik.

Ama yine olmadı...

Lokmanın yağlı oluşunun verdiği ağırlıktan mı yoksa alışkanlıkla mı bilinmez, lokmayı yiyen devam etti derin uykusuna.

Ardından katkı payları geldi. Birinci basamak dâhil bütün sağlık kurumlarında katkı payları dönemi başlamıştı. Almanya’da “Ayak Bastı Parası” denen bu uygulama kabul edilemezdi.

Kabul etmedik...

Yine itiraz ettik.

Devlet, fakir diye yeşil kart verdiği kişiden, bütünüyle ücretsiz olması gereken birinci basamak sağlık hizmetlerinmden bile katkı payı alıyor bu olmaz dedik.

Dava açtık.

Mahkeme lehimize yürütmeyi durdurma kararı vererek birinci basamakta katkı paylarına dur dedi. Birinci basamak sağlık kuruluşları bu karardan sonra yani SES’in açtığı davanın sonucunda ücretsiz oldu.

Hükümet ne yaptı?

Sanki bu durum kendi iradesiyle gerçekleşmiş gibi, büyük büyük ilanlar hazırlattı; “Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Ücretsiz.” diye...

Aile hekimliği uygulaması başladığında Manisa merkezde üç adet Toplum Sağlığı Merkezi(TSM) açıldı. Daha doğrusu açılmış gibi yapıldı. İlk önce Sağlık Müdürlüğünün alt katı verildi 1 Nolu TSM ye. Olmadı eski 1 Nolu Sağlık ocağına taşındı. 2 Nolu TSM Karaköyü mesken tuttu. 3 Nolu TSM ise sadece kâğıt üzerinde kaldı, bir türlü oluşturulamadı.

Yani her biri yüz bin nüfusa bakacak bu merkezler adeta kaderlerine terk edildi.

En az ek ödeme buralarda çalışanlara verildi. Yetmedi geçici görevlere, aşılara ve her türlü zor göreve buranın personelleri koşturuldu.

O dönemde de yine sokaklara çıktık. Basın açıklamaları yaptık. Kokart taktık. İtiraz ettik.

Yıl 2010 Kasım ayı iki TSM birden kapatıldı. Hem de hiçbir makul gerekçe gösterilmeden. Adeta açamadık bari kapatalım dendi.

Artık Manisa’nın birinci basamak sağlık hizmetlerine yani 300 bin nüfusa tek Toplum Sağlığı Merkezi bakacak…

Hem de kadroları azaltılmış, geçici görevlendirmelerle uslandırılmış, yorgun bir TSM ile yoluna devam edecek Manisa ili... Ve birinci . basamak sağlık hizmetleri...

Kolay gelsin...

2008 yılında 100 bin nüfusa bir TSM yetmez diyorduk, madem yetmez 300 bin nüfusa baksın dediler.

Ne dersiniz; Evet mi diyelim, Hayır mı?

Yoksa “Yetmez ama Evet mi?”

Sağlıcakla…

17.12.2010

Hiç yorum yok: