20 Mart 2012 Salı

Gözlerini gördüm, kan çanağı gibiydi…



Daha bir aydınlık olsun diye içtikleri su
Sarı toprakdan testileri güneşte pişiriyorlar
Turgut Uyar

Sivas davasının son duruşması için gittiği Ankara’dan yeni dönmüştü.
Üzgündü, morali bozuktu ve yorgundu…
Biber gazı ile nefessiz kalmış, tazyikli su ile ıslanmış ve çökmüştü sanki.
Sivas davasının zaman aşımına uğramasını engelleyememiş olmanın mahcubiyeti vardı belki üzerinde, belki de neden daha çok insan yoktu o gün orada, diye düşünüyordu.
Kim bilir, neden…
Üzgündü işte…
Hal hatır sormak için açtım konuyu; ne var ne yok, nasıl oldu,dedim.
Belli ki yaşadıkları tekrar gözünün önüne geliyordu. Aynı heyecanla, panikle, nefes tıkanıklığıyla, geniz yangısı ile anlatıyordu.
Nasıl saldırıya uğradıklarını, Ankara polisinin hiçbir uyarı yapmadan biber gazını, tazyikli suyu sıkışını, o saldırı ile nasıl paniklediklerini, neler yaşadıklarını…
Ankara adliyesinin önünde nasıl sıkışmış kalmışlar. Orada yaşanan çeresizlik… Haksızlığa uğramış olmanın verdiği yürek sıkışmasını… kendiyle yaşadığı sinir harbini…
Dışlanmışlık ve yok sayılmanın verdiği üzüntü de vardı belki… Onca mücadeleye rağmen zaman aşımının engellenememesi ve kararın ‘hayırlı uğurlu olması’ vatan millete…
O, davasının tanığıydı ve anlatıyordu… Ne kadar anlatılabilirse…
Bir ara duraksadı. Cümlelerini özenle seçmek ister gibi, tane tane çıktı kelimeler ağzından: "Alper Taşı gördüm orada... Alper Taş’ın gözlerini… Kan çanağı gibiydi gözleri…"
Bir an için ürperdiğimi hissettim.
Sonra tekrar olayları anlatmaya koyuldu.
"Dostlarımızın kim olduğunu anladık, dedi."
"O gün orada Ankara adliye sarayı önünde olanlardı, varını yoğunu o alana yığanlardı dostlarımız. Kimin samimi olarak orada olduğu, kimin dostlar alışverişte görsün misali temsilen orada bulunduğu, kimin gelmediği ... hepsi ayan beyan görünüyordu, dedi."
Anlatırken tekrar duraksadı, etkisinde kaldığı bir şeyi anımsar gibi kıstı gözlerini ve:  "Alper Taş’ı gördüm, gözlerini; gözleri kan çanağı gibiydi."
Belli ki çok etkilenmişti, Alper Taş'ın, bir parti genel başkanı olarak orada olmasından ve diğer bütün eylemciler gibi gaza maruz kalmasından...
Bende etkilenmiştim ve bir an için hayal ettim Sivas davası duruşması gibi onlarca eylemde görevli saymak kendini… Uludere, Hatay, Newroz, 1 Mayıs veya herhangi bir ildeki bir eylem yada yürüyüşte hep en önde olmak…
O kan çanağına dönen gözlerin, o gözleri gören ve etkilenen arkadaşımın hatrına… Sivas’ta yananların yakınlarının ve ülkemin acısının, utancının yüzü suyu hürmetine… O eylemde orada bulunan on bin kişinin hatrına, Alper Taş ve onun yoldaşlarının samimi mücadelesi için bunu yazmalıyım dedim…
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: