Daha bir aydınlık olsun diye içtikleri su
Sarı toprakdan testileri güneşte pişiriyorlar
Turgut Uyar
Sivas davasının son duruşması için gittiği Ankara’dan yeni
dönmüştü.
Üzgündü, morali bozuktu ve
yorgundu…
Biber gazı ile nefessiz
kalmış, tazyikli su ile ıslanmış ve çökmüştü sanki.
Sivas davasının zaman aşımına uğramasını engelleyememiş olmanın
mahcubiyeti vardı belki üzerinde, belki de neden daha çok insan yoktu o gün
orada, diye düşünüyordu.
Kim bilir, neden…
Üzgündü işte…
Hal hatır sormak için açtım
konuyu; ne var ne yok, nasıl oldu,dedim.
Belli ki yaşadıkları tekrar
gözünün önüne geliyordu. Aynı heyecanla, panikle, nefes tıkanıklığıyla, geniz
yangısı ile anlatıyordu.
Nasıl saldırıya
uğradıklarını, Ankara polisinin hiçbir uyarı yapmadan biber gazını, tazyikli
suyu sıkışını, o saldırı ile nasıl paniklediklerini, neler yaşadıklarını…
Ankara adliyesinin önünde
nasıl sıkışmış kalmışlar. Orada yaşanan çeresizlik… Haksızlığa uğramış olmanın
verdiği yürek sıkışmasını… kendiyle yaşadığı sinir harbini…
Dışlanmışlık ve yok sayılmanın verdiği üzüntü de vardı belki…
Onca mücadeleye rağmen zaman aşımının engellenememesi ve kararın ‘hayırlı
uğurlu olması’ vatan millete…
O, davasının tanığıydı ve anlatıyordu… Ne kadar anlatılabilirse…
Bir ara duraksadı.
Cümlelerini özenle seçmek ister gibi, tane tane çıktı kelimeler ağzından:
"Alper Taşı gördüm orada... Alper Taş’ın gözlerini… Kan çanağı
gibiydi gözleri…"
Bir an için ürperdiğimi
hissettim.
Sonra tekrar olayları
anlatmaya koyuldu.
"Dostlarımızın kim
olduğunu anladık, dedi."
"O gün orada Ankara
adliye sarayı önünde olanlardı, varını yoğunu o alana yığanlardı dostlarımız.
Kimin samimi olarak orada olduğu, kimin dostlar alışverişte görsün misali
temsilen orada bulunduğu, kimin gelmediği ... hepsi ayan beyan görünüyordu,
dedi."
Anlatırken tekrar duraksadı,
etkisinde kaldığı bir şeyi anımsar gibi kıstı gözlerini ve: "Alper
Taş’ı gördüm, gözlerini; gözleri kan çanağı gibiydi."
Belli ki çok etkilenmişti,
Alper Taş'ın, bir parti genel başkanı olarak orada olmasından ve diğer bütün
eylemciler gibi gaza maruz kalmasından...
Bende etkilenmiştim ve bir an için hayal ettim Sivas davası duruşması
gibi onlarca eylemde görevli saymak kendini… Uludere, Hatay, Newroz, 1 Mayıs
veya herhangi bir ildeki bir eylem yada yürüyüşte hep en önde olmak…
O kan çanağına dönen gözlerin, o gözleri gören ve etkilenen
arkadaşımın hatrına… Sivas’ta yananların yakınlarının ve ülkemin acısının,
utancının yüzü suyu hürmetine… O eylemde orada bulunan on bin kişinin hatrına,
Alper Taş ve onun yoldaşlarının samimi mücadelesi için bunu yazmalıyım dedim…
Sağlıcakla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder