9 Ekim 2010 Cumartesi

Bir doktor bir günde 546 hasta bakabilirmi?

Bakamaz dediğinizi duyar gibiyim. Ama üzülerek söyleyeyim, bakmış.

Moris Şinasi Çocuk Hastalıkları hastanesinde geçen yıl, hani şu domuz gribi ile yatıp kalktığımız günlerde, bir doktor bir günde(24 saatte) 546 hasta bakmış.

Bu durum öyle münferit bir olayda değil. Değişik tarihlerde 350 ile 546 arası hasta düşmüş hekim başına… Yani ortalama 400 civarında ishalli, kusması olan veya ateşli çocuk hasta…

Bir günde tespit edilen sayı ise 546… Evet 22.11.2009 günü bir poliklinikte 546 hasta bakılmış. Bir gün önce bir hekim 508 hasta ile ilgilenmiş(!)… Aynı ayın 14 ünde sayı 440, 15 inde 423…

Bu rakamların size çok ürkütücü geldiğini biliyorum bende ilk duyduğumda oldukça abartılı bulmuş ve inanmamıştım. Ancak rakamlar gerçek.

Ortalama muayene süresinin 10 dakikadan az olmaması gerektiğini varsayarsak, doktorun bu kadar hastaya bakabilmesi için 5460 dakika çalışması gerekir.

Bir gün 1440 dakika olduğuna göre bu imkansız.

Evet ama bu kadar hasta muayene edilmiş.

O halde hesabı tekrar etmek gerek.

Yani olaya sonuçtan varmaya çalışmak.

Gün 1440 dakika, 546 ya bölersek hasta başına 2.63 dakika yani 158 saniye düşer.

Bir insanın doktor bile olsa çalışabileceği sürenin sınırlı olduğunu düşünecek olursak bu süre çok daha düşük çıkacaktır.

Örneğin bir kamyon şöförü günde kesintisiz dört saat, toplamda da dokuz saatten fazla araç kullanamaz.

Bu bir kuraldır. Bu kuralı muhtemelen konunun uzmanları koymuştur vede doğrudur.

Gelelim doktorlara bir doktor 24 saatte kesintisiz kaç saat, toplamda kaç saat çalışabilir? İşte bu sorunun cevabı yok.

Doktorun insan üstü bir varlık olduğu varsayımından hareket etsek bile, bilimsel bir gerçeği göz ardı edemeyiz; kahramanlarda yorulabilir.

Ortalama muayene süresinin 2 dakikanın altında olduğunu ve sizin çocuğunuzun hastalandığında doktorun ona bu kadarlık bir sürede tehis koyup ilaç yazdığını, hele hele sizin çocuğunuzun 546. çocuk olabileceğini düşünebiliyormusunuz?

Yada 546 hasta bakmak zorunda kalan kişinin, sizin doktor olan, kızınız yada oğlunuz olması fikri nasıl duruyor?

Düşünün ve bu çocuklar acil vakalar olduğunu tekrar hatırlayın.

Yani ateşli, öksürüklü, ishalli çocuklar.

Şimdi gelelim bu yazı niye yazıldıya.

Geçen hafta SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Hasan Çağıl, “Bir hekimin günde kaç kişiye, hangi ilaçları yazdığını, bu ilaçların hangi eczanelerden alındığını ‘elektronik takip’ sistemiyle tespit edebiliyoruz” dediğini okuduk gaztelerde.

Haberden genel müdürün olaya ekonomik boyuttan baktığı ve buna ilişkin önlemler aldığı anlaşılıyor. Yani herne kadar;” “Uygulamalarımız yanlış anlaşılmasın. Kimseyi potansiyel suçlu görmüyoruz. Özellikle de hekimlik gibi kutsal bir mesleği yürüten değerli meslektaşlarım için asla böyle bir şey düşünemem. Bizim açımızdan sağlık hizmeti sunucusu birinci derecede hekim olduğu için bu takibi yapıyoruz” desede olayı yolsuzluk boyutu ile ele aldığı açık.

Oysa tüm bu yaşananlara farklı bir pencereden bakmak, sağlığı alınabilir-satılabilir bir meta olarak görmekten vazgeçmek çok şeyi değiştirebilir.

Ülkemizdeki ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamalarının % 50 si olması bir sonuçtur. Bu açıdan bakıp dedektiflik oynamaya kalkarsanız komik olursunuz.

Çözüm basit, sağlık doğuştan kazanılmış bir insan hakkıdır. Hasta ile hekim arasına, para, peformans gibi nakti değerler konmamalıdır. Başta koruyucu sağlık hizmetleri olmak üzere, sağlığın her basamağı eşit, ücretsiz, ulaşılabilir yapılmalıdır.

Hepsi bu…

Sağlıcakla…




http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=1023242&Date=12.10.2010&CategoryID=42

Hiç yorum yok: