27 Aralık 2012 Perşembe

Süte geçen ağır şarlatanlıklar...


Uzmanlık alanı halk sağlığı olan bir bilim insanı, bir alanda çalışma yapar ve çalışmadan elde ettiği bulgularda da; insan sağlığına zararlı etmenlere rastlarsa…
Sanayinin çevreye verdiği zarar nedeniyle o bölgede halk sağlığının tehlikeye düştüğünü tespit ederse…
Hatta bu kirlilik nedeniyle suya geçen ağır metallerin anne sütüne, çocukların ilk dışkısına kadar nüfus ettiğini görürse ne yapmalıdır?
a) Gizlemelidir.
b) Açıklamalıdır.
c) Gizlememelidir ama halka da açıklamamalıdır.
Sizin cevabınız elbette “açıklamalıdır” olacaktır. Bence de açıklamalıdır.
Sizin ve benim cevabım belli, peki resmi kurumların; valilik, belediye, yök, sağlık bakanlığının cevabı nedir?
Ben açıklayayım: c şıkkı.
Evet, Onur Hamzaoğlu'nun yaşadıklarından ben bunu anlıyorum.
Onur Hamzaoğlu Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı bölümünde profesördür.
Hamzaoğlu 2004 yılında Kocaeli Dilovası hakkında bir araştırma yapıyor.
Diyor ki; Dilovası halkı çevre kirliliğinden kanser oluyor, buradaki kanser oranı Türkiye ortalamasının üstünde…
Bu ulaştığı bulguyu Tıp Fakultesi dekanlığına, oradan rektörlüğe, oradan da valiliğe ulaştırıyor…
2005 yılında bir araştırma daha yapıyor: Dilovasında yaşayanların kansere yakalanma riskleri, diğer yerlere göre 4-5 kat daha fazla…
Bulguyu da; Tıp Fakultesi dekanlığına, oradan rektörlüğe, oradan da valiliğe ulaştırıyor.
2007 yılında Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı, Kocaeli Sağlık Müdürlüğü ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı olarak yeni bir araştırma daha başlatıyorlar ekip olarak.
Ekipte Onur Hamzaoğlu’da var.
Bu araştırmada da, 2000–2007 yılları arasında ölen 100 kişinin 30'unun ölüm nedeninin kanser olduğunu saptanıyor.
Bulgu da; Tıp Fakültesi dekanlığına, oradan rektörlüğe, oradan da valiliğe ulaşıyor.
Bütün bulguları TBMM’ye iletiliyor, uluslararası dergilere gönderiliyor.
Buraya kadar bir sorun yok. Çünkü Hamzaoğlu üstüne düşeni yapmış, araştırmış, sonuçları da ilgili yerlere iletmiş. 
Sonra ne olduğu ile ilgilenmemeli o işini(!) yapmalı ve bu sonuçları halka açıklamamalıdır. 
Ancak yıllarca ulşılan bilgiler, bulgular iletildiği halde herhangi bir sonuçta alınamıyor, önlem alınmıyor. 
Derken Onur Hamzaoğlu 2010 yılında bu kirliliğin: annelerin sütüne, çocukların ilk dışkısına dahi bulaştığını tespit ediyor. 
Anne sütlerinde ve bebeklerin ilk dışkılarında bulunan bu ağır metallerin çok olumsuz sonuçları olacağını, buralara yeni sanayi alanları açılamayacağını kamuoyu ile paylaşıyor.
İşte yıllardır kılını dahi kıpırdatmayan bu yetkililer kıyameti koparıyorlar.
Diyorlar ki; Çalışma yap. 
Tamam. 
Ama çalışmanı bize açıkla ancak vatandaşa değil.
İlk olarak Kocaeli belediye başkanının hakaretine uğruyor, "Şarlatan" oluyor.
Sonra Kocaeli üniversitesi Onur Hamzaoğlu hakkında soruşturma açıyor. .
En sonunda da dava açıyorlar.
Gerekçe: “Kan ve dışkıları bırakın, doğum yapıp çocuk emziren annelerin sütünde bile çinko, demir, alüminyum, kurşun, kadmiyum tespit ettik, tehlike büyük” dediği, basın yoluyla bu bilgileri açıkladığı ve bu vesileyle ‘haberin geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağladığı, araştırma sonuçlarını halk arasında panik yaratmak amacıyla kullandığı”
Komikliğe bakarmısınız…
Daha da komiği Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı bir taraftan Prof. Hamzaoğlu’nu YÖK’e şikâyet ediyor ama diğer yandan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı’na Kocaeli ilindeki kirliliğin geldiği tehlikeli boyuta dikkat çekmek için yazı yazıyor.
Tüm bunlar bu ülkede yaşandı yaşanıyor.
Ben bu vesileyle bir soru sormak istiyorum.
Bir bilim adamı yıllarca şurada çevre kirliliği var, insanlar kanser oluyor, ölüyor, kirlilik anne sütüne bile geçti dediği halde hiçbir şey yapmayanlar mı “şarlatan”, yoksa bu bilgiyi kamuoyuna açıklayan mı?
Sağlıcakla…  

Hiç yorum yok: