13 Şubat 2013 Çarşamba

Mefâîlü Fâilün Farabi...


Bir üniversite hastanesi düşünün; stratejik bir plan hazırlıyor, plana; misyon, vizyon, etik, estetik vb. bir sürü şey yazıyor da; Nitelikli hekimler yetiştirmek, araştırma yapmak, diye bir amaç yazmıyor. .
Bir hastane düşünün; eğitim ve araştırma hastanesi olsun bu hastane ve tek yapmadığı ise eğitim ve araştırma olsun...
Var mı böyle hastane?
Var.
Misal Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi hastanesi. 
Adını 2013 1 Ocak günü işten çıkardığı 68 sağlık işçisi ile duyurdu bize. 
İşe 15 dakika geç kaldın! 
İşten 10 dk geç çıktın!
Hasta olduğun için, rapor kullandın! 
10 saat temizlik yaptın ama çöp poşetini, çöp kovasının içine tam yerleştirmedin! 
Klozeti temizlerken yaka kartın cebinde değil boynunda takılı olmalıydı!
İşte bu gerekçelerle işinden oldu insanlar.  
***
Rektör önce; Biz çıkarmadık, dedi. Taşeron firma çıkardı...
Sonra; biz çıkardık ama, dedi; rapor kullandılar, yaka kartı takmadılar vb... Velhasıl kelam yukarıda saydığım gerekçeleri sıraladı.
En sonunda da, takke düştü kel göründü.
Ve hastane zarar ediyor, dendi. 
***
İnsan, hele ki tıp eğitimi almışsa, böyle bir gerekçeyle işçi çıkarmaya utanır. 
Hastane dediğin zarar etmelidir zaten.
Hele eğitim ve araştırma hastanesi ise bu hastane, kar kelimesinin anlamını dahi bilmemelidir. 
Düşünsenize bir hasta var, tedavisi çok zor ancak pahalı, sosyal güvenlik kurumun ödediği miktar tedaviyi karşılamıyor. Ya hastayı tedavi edecek ve öğrencilerinize bu hastalığın nasıl tedavi edildiğini öğreteceksiniz yada kurtarmıyor diye hastayı reddedeceksiniz. 
Bir eğitim ve araştırma hastanesi böyle bir hastayı tedavi edebilmek için çırpınır, ne demek kar etmek.
Ayıp ayıp...
Kar eden hastane; üçe mal edilen yirmi beşe fatura edilmiş; ya sosyal güvenlik kurumu yada vatandaş soyulmuş demektir. 
***
Bu Farabi Hastanesinin web sayfasında, başta sözünü ettiğim strateji planında misyon, vizyon vs. sayıldıktan sonra "kurum dışı tehdit" diye bir bölüm yazılmış.
Bakın ne diyor orada: "Bölgenin tek 3. basamak hastanesi özelliğinin ortadan kalkması." Bölgede Farabi Hastanesi dışında 3. basamak sağlık hizmeti veren bir hastanenin daha açılmış olmasını tehdit algılıyorlar.
Çok hasta kapayım, çok para kazanayım mantığının ürettiği bir "tehdit" daha: "Uygulanmaya başlanacak aile hekimliği uygulaması ile poliklinik sayılarının düşmesi." 
(Plan 2009-2013 yıllarını kapsıyor. 2009 da hazırlandığından aile hekimliği ile sevk zorunluluğu geleceğini düşünmüş olmalılar.)
Yani bir hasta düşünün aile hekimliğinde tedavi olabiliyor ve 3. basamağa gitmek zorunda kalmamış, 3. basamak hekimi de gerçek işi olan tıp eğitimine, araştırmaya zaman ayıracak. Ama gelin görün ki hazretler bunu da "kurum dışı tehdit" algılıyorlar.
*** 
Tıp fakültesi 1. sınıf öğrencisine sorsanız şöyle der; "Aile hekimliği sisteminde yani 1. basamakta tedavi olması gereken hastanın 3. basamağa yığılması bir "kurum dışı tehdit"tir. Çünkü 3. basamağın asıl işi öğrenci yetiştirmek, araştırma yapmaktır. "
Ama sağlığa ticari bir mantıkla yaklaşırsanız, olur olmaz herkes bana gelsin, onları muayene edeyim, para kazanayım dersiniz, herhangi bir market işletmesinden farkınız kalmaz. 
Hasta tedavi etmeyi bulgur satmakla bir tutarsınız ve çok bulgur satanı da, çok ameliyat yapanı da verimli görürsünüz. 
Sonra bir bakarsınız kendi on binlik kazancınıza bakmadan 800-850 TL maaş alan sağlık işçisinin çocuğunun boğazındaki lokmaya göz dikmiş siniz.  
Ne olur; o ömrü hayatında eylem görmemiş insanlar bir bakarsınız kurmuşlar hastane bahçesine direniş çadırını ve "Siz tokken biz açız." diye haykırıyorlar. 
Hadi bakalım al sana kurum içi tehdit…
Sağlıcakla...

Hiç yorum yok: