6 Mart 2013 Çarşamba

Alo alo 113 beyaz kod alo…




Adam saçımdan yapışmış, sürüklemeye çalışıyor. Allahtan kiloluyum da kolaylıkla yapamıyor bunu. Ancak azimli adam Allahı var, kolay pes etmiyor. Sağ eli saçımdan tutarken sol eli ile kolumdan da asılmaya başladı.
İlla yerlerde sürükleyecek…
Sürüklemezse zevki çıkmıyor zar.
***
O beni sürüklemeye çalışırken arkadaşı olan gençten iri kıyım, kemerini çıkarmış sırtıma sırtıma vuruyor.  
Arada da; demek öyle ha, kimlik olmazsa kaydımızı yapamazsın demek, sende kayıt yapma o zaman, bak biz seni döverken kimlik soruyor muyuz?
Hakikaten de sormuyorlar.
Adam o kadar ikna edici dövüyor ki, haklı mı acaba, diye düşünüyorum, istemeden.  
***
Bi ara bu durumdan bir çıkış bulmanın ferahlığını hissettim içimde.
113 beyaz kod, tabi ya, dedim içimden. 113 beyaz kod.
Önümdeki klavyeden 113’ü tuşlamaya başladım.
Ancak sırtımın ve saçlarımın acısından mıdır bilmem, bir yandan da bağırıyorum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod, diye.
O andan itibaren ağrılarımın hafiflediğini, dayak yiyor oluşumu umursamadığımı fark ettim.
İçimden 113’ü kullanma fırsatı yakalamış olmanın ve ‘ne olacak acaba şimdi’nin merakı vardı… Bas bas bağırıyordum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod.
***
Saçımdan çekiştiren adam, bu bağrışlarımdan etkilenmiş olacak ki; kısa bir duraksama yaşadı. Onun duraksaması kemerli saldırganı da etkiledi, oda durdu.
Adam saçımdan bırakmadan, arkadaşına:
—Ne diyor la bu? 113 beyaz kod ne ki?
—Valla anlamadım. Benim bildiğim, imdat, imdaaat, diye bağırılır. Bu tutturmuş, alo alo 113 beyaz kod… Hayırlısı bakalım.
Bu anlayamamayı gidereyim, vatandaşa bir “aydınlatılmış onam”da bulunayım, dedim. Demez olaydım. Ben açıklayayım manasında elimi kaldırınca adamlar bunu tehdit algılamasınlar mı?
Şimdi daha şiddetle vurmaya başladılar. Sırtım tümüyle kabardı.
Sırtımda şaklayan kemerler, saçlarımın tümden koptu kopacak kadar çekiştirilmesi, yumrukların gözümde yıldızları dansettiriyor, ‘vay hareket çekiyon ha’diyor biri.
***
Anlaşıldı tek çıkış, 113 beyaz kod, devam diyorum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod.
Ben, “Alo alo 113 beyaz kod, beyaz kod.” Diye bağırırken, sırtıma kemeri ile vuran saldırganın pantolonu düşmesin mi, beni aldı bir gülme.
Bir yandan gülüyor, bir yandan klavyeyi tuşluyorum: ha ha ha, alo alooo 113 beyaz kod, alo ha ha ha alo 113 ha ha ha beyaz kod hahay…
***
Saçımdan tutup sürüklemeye çalışan adam, boşta kalan eli ile yumruk atmaktan vazgeçip ağzımı tutmaya uğraşıyor ve arkadaşına dönerek:
—Ya ben sana dedim akıl hastanesinde maraza çıkarmayalım diye, bak adam manyak çıktı, ne imdat diyo ne bişey. Bi tutturmuş; alo alo 113 beyaz kod, başka bişey demiyo. Tam alıştık hadi derken, şimdi de gülmeye başladı.
Pantolonu düşen saldırgan bir yandan eğilmiş pantolonunu toplamaya uğraşıyor bir yandan vurmaya devam ediyor.
—Abi o bana gülüyor, pantolon düştü ya.
—Ulan oğlum rezil ettin bizi be. Bi donuna sahip çıkamadın.
—Don diil abi pantolon.
—İyi çok rahatladım. Don dilmiş, Allahım yarebbim ya.
***
Bunlar pantolon, don… Toplama, tartışma diye bir ara boş bulununca, kendimi acilin dışına atmışım.
Ağzım burnum, haşat…
Sırtım desen, notredamın kamburuna dönmüş.
Bi baktım karşımda 113 beyaz kod görevlisi, Selma hemşire karşımda…
—Alo alo… ha ha… beyaz kod… Ha ha ha… alo alo 113...
Özel güvenliği, acil doktoru, hemşiresi, polisi, hizmetlisi bir çember oluşturmuş beni izliyorlar, ben aynı kahkahalarla devam ediyorum.
—Alo alo… ha ha ha… 113 beyaz kod... Ha ha… alo 113… alo… ha ha..  aloooo.
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: