Adam saçımdan yapışmış, sürüklemeye çalışıyor. Allahtan kiloluyum
da kolaylıkla yapamıyor bunu. Ancak azimli adam Allahı var, kolay pes etmiyor. Sağ
eli saçımdan tutarken sol eli ile kolumdan da asılmaya başladı.
İlla yerlerde sürükleyecek…
Sürüklemezse zevki çıkmıyor zar.
***
O beni sürüklemeye çalışırken arkadaşı olan gençten iri
kıyım, kemerini çıkarmış sırtıma sırtıma vuruyor.
Arada da; demek öyle ha, kimlik olmazsa kaydımızı yapamazsın
demek, sende kayıt yapma o zaman, bak biz seni döverken kimlik soruyor muyuz?
Hakikaten de sormuyorlar.
Adam o kadar ikna edici dövüyor ki, haklı mı acaba, diye
düşünüyorum, istemeden.
***
Bi ara bu durumdan bir çıkış bulmanın ferahlığını hissettim
içimde.
113 beyaz kod, tabi ya, dedim içimden. 113 beyaz kod.
Önümdeki klavyeden 113’ü tuşlamaya başladım.
Ancak sırtımın ve saçlarımın acısından mıdır bilmem, bir
yandan da bağırıyorum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod, diye.
O andan itibaren ağrılarımın hafiflediğini, dayak yiyor
oluşumu umursamadığımı fark ettim.
İçimden 113’ü kullanma fırsatı yakalamış olmanın ve ‘ne
olacak acaba şimdi’nin merakı vardı… Bas bas bağırıyordum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod.
***
Saçımdan çekiştiren adam, bu bağrışlarımdan etkilenmiş
olacak ki; kısa bir duraksama yaşadı. Onun duraksaması kemerli saldırganı da
etkiledi, oda durdu.
Adam saçımdan bırakmadan, arkadaşına:
—Ne diyor la bu? 113 beyaz kod ne ki?
—Valla anlamadım. Benim bildiğim, imdat, imdaaat, diye
bağırılır. Bu tutturmuş, alo alo 113 beyaz kod… Hayırlısı bakalım.
Bu anlayamamayı gidereyim, vatandaşa bir “aydınlatılmış onam”da
bulunayım, dedim. Demez olaydım. Ben açıklayayım manasında elimi kaldırınca
adamlar bunu tehdit algılamasınlar mı?
Şimdi daha şiddetle vurmaya başladılar. Sırtım tümüyle
kabardı.
Sırtımda şaklayan kemerler, saçlarımın tümden koptu kopacak
kadar çekiştirilmesi, yumrukların gözümde yıldızları dansettiriyor, ‘vay
hareket çekiyon ha’diyor biri.
***
Anlaşıldı tek çıkış, 113 beyaz kod, devam diyorum.
—Alo alo 113 beyaz kod. Alo alo 113 beyaz kod.
Ben, “Alo alo 113 beyaz kod, beyaz kod.” Diye bağırırken,
sırtıma kemeri ile vuran saldırganın pantolonu düşmesin mi, beni aldı bir gülme.
Bir yandan gülüyor, bir yandan klavyeyi tuşluyorum: ha ha ha,
alo alooo 113 beyaz kod, alo ha ha ha alo 113 ha ha ha beyaz kod hahay…
***
Saçımdan tutup sürüklemeye çalışan adam, boşta kalan eli ile
yumruk atmaktan vazgeçip ağzımı tutmaya uğraşıyor ve arkadaşına dönerek:
—Ya ben sana dedim akıl hastanesinde maraza çıkarmayalım
diye, bak adam manyak çıktı, ne imdat diyo ne bişey. Bi tutturmuş; alo alo 113 beyaz
kod, başka bişey demiyo. Tam alıştık hadi derken, şimdi de gülmeye başladı.
Pantolonu düşen saldırgan bir yandan eğilmiş pantolonunu toplamaya
uğraşıyor bir yandan vurmaya devam ediyor.
—Abi o bana gülüyor, pantolon düştü ya.
—Ulan oğlum rezil ettin bizi be. Bi donuna sahip çıkamadın.
—Don diil abi pantolon.
—İyi çok rahatladım. Don dilmiş, Allahım yarebbim ya.
***
Bunlar pantolon, don… Toplama, tartışma diye bir ara boş
bulununca, kendimi acilin dışına atmışım.
Ağzım burnum, haşat…
Sırtım desen, notredamın kamburuna dönmüş.
Bi baktım karşımda 113 beyaz kod görevlisi, Selma hemşire
karşımda…
—Alo alo… ha ha… beyaz kod… Ha ha ha… alo alo 113...
Özel güvenliği, acil doktoru, hemşiresi, polisi, hizmetlisi
bir çember oluşturmuş beni izliyorlar, ben aynı kahkahalarla devam ediyorum.
—Alo alo… ha ha ha… 113 beyaz kod... Ha ha… alo 113… alo… ha
ha.. aloooo.
Sağlıcakla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder