17 Ekim 2010 Pazar

ARTIK YETER ECZANESİ

Bu günlerde eczanelerin vitrin camlarında kapkara afişler asılı. Afişlerde “Artık Yeter” diye yazıyor. Afişler kara ama Eczacıların geleceğe ilişkin umutları ise bembeyaz. Çünkü onlar kendilerine dayatılan bireyselliği, çürümüşlüğü, gemisini kurtaran kaptan anlayışını ardında bırakarak mücadele yolunu, dayanışmayı, meslek ilkelerini, kamusal sağlık hizmetini seçtiler. 21 Aralıkta Ankara’da yapacakları mitinge hazırlanıyorlar.

Eczacılar birliğinin internet sayfasına girmek istediğinizde ilk olarak o kara sayfa ile karşılaşırsınız. Hızla azalan bir saat koymuşlar. Mitinge kaç gün, kaç saat, kaç dakika, kaç saniye hatta kaç salise kaldığını oradan takip edebilirisiniz. Eğer takip edebilirseniz tabi. Mili saniyeler çok ama çok aceleciler ve azalırken takip edilmeleri nerdeyse imkansız.

Eczanelerin camında siyah renkte “Artık Yeter” afişlerini gördüğümde taleplerin ne olduğunu kabaca bilmeme rağmen net bir şekilde okumak amacıyla açtım veb sayfalarını Türk Eczacılar Birliğinin. İşte yukarda bahsettiğim saatle karşılaştığımda içim cız etti. Azalan mitinge kalan zaman değil azalan haklarımız, azalan sağlık hakkımız, eğitim hakkımız, sosyal güvenlik hakkımız diye düşündüm ve miting eczacıların değil hastaların, hasta yakınlarının, doktorların, hemşirelerin, sağlık memurlarının, diş hekimlerinin dolayısıylada tüm toplumun diye düşündüm.

Sağlık emekçisi olarak ilk göreve başladığım 1990 lı yıllardan bu güne ufak bir muhasebe yaptığımda bu durum daha da netleşti gözümde. O yıllarda bir gün eczacılar miting yapacak deselerdi, doktorlar geçinemeyecek, vatandaş devlet hastanesine gittiği için ayakbastı parası verecek, vatandaşa “sağlık hakkı” değil sadaka niyetine “sağlık yardımı” dağıtılacak deselerdi. Bu olsa olsa hayal gücü çok gelişmiş bir senaristin yazdığı bilim kurgu bir film diye düşünürdüm.

Suya atılan ve altı yavaş yavaş ısıtılan kurbağa misali nasılda haşlanmışız yıllarca. Ama artık yeter diyen eczacılar var, yağma yok.

29 Kasımda Ankara’da yüz binin üzerinde emekçiyle "İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi " diyen DİSK ve KESK var. Artık “Bizler sağlık emekçiyiz.” Diyen Türk Eczacılar Birliği Genel Başkanı var.

2007 yılı nisan ayında Aile Hekimliği uygulamasına karşı yürüttüğümüz mücadelemizde (şimdi Eczacılar Birliği Genel Saymanı) Manisa Eczacı Odası Başkanı olan Özgür ÖZEL vardı yanımızda, omuz omuzaydık. Aile Hekimliği panelinde ne konuşacak diye beklerken “Aile Hekimliğine karşıyız. Çünkü Ebe arkadaşlarımızı, sağlığın yükünü çeken, kapı kapı dolaşan sağlık emekçilerini yok sayıyor bu uygulama.” demişti. O gün samimi bir şekilde bizimle omuz omuza mücadele yürüten eczacı dostlarımızın yanındayız. Yürekten destekliyoruz.

Yürekten destekliyoruz çünkü: Sağlık Emekçisiyiz ve bizim ürettiğimiz değerin zapsulara, uluslarası tekellere akmasını istemiyoruz. “Bizim Eczanelerimiz” yaşasın istiyoruz.

Yürekten destekliyoruz çünkü: Bizlerde hastanelere gittiğimizde ayakbastı parası vermek istemiyoruz. Hele bu ayakbastı paralarının eczacıların sırtına bir kambur gibi yüklenmesini kabul edemiyoruz.

Yürekten destekliyoruz çünkü: Artık gerçekten, “Artık Yeter.”

Sağlıcakla…




ZEYNEL KAPLAN - 17.12.2008
http://www.manisayaringazetesi.com/icerik.php?konu_id=41&tur=2&id

Hiç yorum yok: