19 Ekim 2010 Salı

ORANTILI GENCAY GÜRSOY VE TAKSİM EDİLMİŞ OTEL ODALARI

Sabah saat 05 de otel odasında uyurken kapısının hızlı ve ısrarlı çalınması ile uyanan Gencay GÜRSOY bir anlam verememiştir herhalde kapıdakinin veya kapıdakilerin ısrarına. Önce otelde yangın çıkmış olabileceğini düşünmüş olmalı ya da doktor olmaktan kaynaklı acil bir durum diye de düşünmüş olabilir.
Ne düşündüğünü bilemiyorum ama kesinlikle düşünemediği ve aklının ucundan dahi geçiremediği tek şey kapıdakilerin kendisini gözaltına almak için gelen polisler olabileceği idi. Öyle ya yetmiş yaşındaki bir tıp profesörünün polisle, hele bu saatte, ne işi olabilirdi?
Kapıyı açmadan önce kim o demiş midir acaba? Ya da kapının diğer tarafından telsiz seslerini duyup ta anlamış mıdır neler döndüğünü?
Hocanın “Buyurun ne vardı?” sorusuna, kapıdaki görevlinin “Prof. Dr. Gencay GÜRSOY siz misiniz?” diye mi yoksa “Kayıt memuru Gencay GÜRSOY sen misin?” diye soruyla yanıt verip vermediği de merak konusu. Öyle ya dört yıldan bu yana arayıp ta bulamadıkları o nedenle de mahkemece tutuklama kararı verilen biriydi sonuçta aranan kişi. Kim nereden tanıyacaktı.
Ya da daha yetmişlik hoca kapıyı açar açmaz, kapıdaki kişi, bu görevin verilmesinden yeterince mahcup olmuş bir halde: “Hocam kusura bakmayın, biliyorum çok saçma ama biz sizi dört yıldan bu yana aramışız ama bir türlü bulamamışız. Ben olmaz dedim birkaç saat sonra dedim ama dinletemedim bu saatte sizi gözaltına alma emri aldım. Lütfen beni affedin.” dese hoş olmaz mı? Hocanın deyimiyle belki çok romantik kaçar ama hoş olurdu…
Otel odasından sabahın saat 05 inde, yetmiş yaşındayken üstelik, Ankara Tabip Odası Kongresinin olduğu gün, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gencay hoca gözaltına alınmasına alınmış mıdır? Yada alınmayıp beslense midir? Acaba şaşırmış mıdır tüm bu olup bitene? Kim bilir beklide kıs kıs gülmüştür, dört yıldan bu yana aranıp ta bulunamamasına. İçinden “Ah Aziz NESİN ah sağ olsaydın da görseydin yaşanan komediyi.” demiş midir?
Ben ilk duyduğumda 1 Mayıs geldi aklıma. Hadi canım dedim bu kadarda olmaz. Sonra Gencay hoca gözaltından çıkıp ta yaşananlara sebep dört yıllık bulunamayışını gerekçe gösterdiklerini anlatınca, o kadar da oluyormuş demek ki dedim.
Olaya ilişkin kabaca bir değerlendirme yaptığımızda şöyle diyorum hakikaten çok unutkan olabiliyoruz bazen. Birkaç demokratikleşme adımından sonra her şey güllük gülistanlıkmış gibi gelebiliyor bize.
Demokrasicilik oynuyormuşuz meğer ta ki işçiler, emekçiler taksim deyiverinceye kadar. Bence ne Taksim Meydanı nede başka hiçbir meydan kendinden menkul değildir ve bizler için emekçiler için 1977 1 Mayısında ölen işçileri emekçileri anmaktan öte anlamı da yoktur. Hoş 1977 1 Mayısında ölen işçileri anmak için fiziki olarak o alanda olmak da çok önemli değildir.
Biz 2008 1 Mayısında İzmir Gündoğdu meydanındaydık. Orada olduğumuz halde hem Taksim meydanında hayatını yitiren dostları hem maden ocaklarında göçük altında kalan işçileri hem hastalarından kaptığı mikrop yüzünden yaşamını yitiren sağlık emekçilerini andık ve gönlümüz hepsinden yana idi.
1 Mayıs İşçi ve Emekçi bayramı dünyanın tüm alanlarında olunduğunda güzel olur. Dünyanın tüm alanlarında coşku ile kutlandığında anlam bulur. İşçinin üzerine kırmızı su sıkılacağına eline kırmızı karanfil verilse özgürlükçü ve demokrat olunur. Ama maalesef 2008 1 Mayısında yaşananlar çok kötü görüntülerdi.
Yaşananları, bir kısım sendikacının inadı yüzünden meydana gelmiş “orantılı” güç kullanımı olarak görmek çok safça olur. Yaşanan şey açıkça hükümetin kimin patron olduğunu gösterme telaşından başka bir şey değildir.
İşçilerin geçen yıldan bu yana 1 Mayısı Taksim Meydanında kutlama istekleri biliniyorken KESK, DİSK ve Türk İşin bu konudaki kararı kamuoyuna açıklandığı halde taksim kapalıdır denmesi anlaşılır bir durum değildir. Polislerin Taksimde kutlama yapmasında bir sakınca yok, işçiler girerse provokasyon olur. Kimse inanmaz. Kimse inanmadı da.
Sonuç olarak ne işçilerin Taksim ısrarı ne hükümetin taksim olmaz dayatması nede Gencay GÜRSOY’un sabah saat beşte otel odasından gözaltına alınması hiçbiri bir birinden bağımsız ele alınamaz. Alınmadı da…
Sağlıcakla…

06.05.2008

Hiç yorum yok: