6 Mart 2012 Salı

“Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi” için son çağrı…


11 Mart önemli gün.
Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi toplanıyor.
Ankara Ahmet Taner Kışlalı spor salonunda yapılacak meclis toplantısına gitmek için hazırlıklar sürüyor.
‘İl Sağlık Hakkı Meclis’leri harıl harıl çalışıyor.
Mamak Sağlık Hakkı Meclisi, İzmir, Manisa, İstanbul vb.
Çok önemli ve tarihi çalışmalar bunlar.
Niye?
Bu güne kadar “Sağlık Hakkı” mücadelesini, küçük birkaç hasta hakları derneğini saymazsak, sağlıkçılar veriyordu.
Ne zaman sağlıkta bir hak kaybı yaşanma ihtimali olsa SES dökülüyordu sokağa. Tabip Odaları da ona keza…
Ama tüm bu feryat figana rağmen kamuoyu konuyu, hükümetin de manüplasyonlarıyla, hep yanlış anlıyordu.
Doktorların rahatı kaçtı herhalde, diyenlerimi ararsın.
Hemşireler çalışmak istemediği için bu hengâme, diyeni mi?
Oysa yok olan halkın sağlığa ücretsiz ulaşma hakkıydı. Sağlık emekçilerinin güvenceli çalışma hakkıydı. Esnek güvencesiz çalışma ve paran kadar sağlık anlayışıydı yerleştirilen.
Sağlık emekçileri bu güne kadar verdikleri mücadele de çok önemli hak kayıplarının önüne de geçtiler ancak bu kazanımlar sınırlı kaldı.
Kazanımların sınırlı kalması ve verilen mücadelenin yetersiz oluşu yeni yöntemler bulmayı gerektiriyordu.
İşte bu noktada yine sağlıkçıların öncülüğünde yeni bir yol denenmeye karar verildi.
Sağlık Hakkı ve Sağlıkçılar Meclisleri.
Var olan meclisleri işletmeyenlere, baypas edenlere inat halk kendi meclislerinde örgütlenecek ve kendi hakkı için mücadele edecek.
İşte bu kadar yalın ve basit bir o kadarda etkili bir tanımı var meclislerin.
İşyeri Sağlıkçılar Meclisleri kuruluyor evvela. Sağlık Hizmetinin üretildiği bütün hastaneler, toplum sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri…
İşyeri sağlıkçılar meclislerinde her sendika, oda, kişi veya oluşum eşit temsil ediliyor.
Yani profesör ile taşeron işçi yan yana geliyor ve omuz omuza, yine kendi hakları için mücadele yürütüyor. Neyi nasıl yapacağına, nasıl bir yöntemle bu mücadeleye katkı sunacağına, işleri nasıl yürüteceğine her şeye ama her şeye işte bu meclislerde kendileri karar verip uyguluyorlar…
Sonra Sağlık Hakkı Meclisleri…
Kuruldu, kuruluyor.
Siyasi partiler, odalar, sendikalar, hasta hakları dernekleri, sağlık meslek mensubu dernekleri, yöre dernekleri, muhtarlar veya kişisel inisiyatifler… Eşitlik temelinde, birlikte üreterek, omuz vermek için mücadeleye… Nazım Ustanın dediği gibi;  Hep bir ağızdan türkü söyleyip/ hep beraber sulardan çekmek ağı…
Uzun söze gerek yok. Gereken ne ise onu yapmak için toplanıyor sağlık hakkı meclisleri.
Bundan çok değil on yıl sonra bir belgeselde şöyle ifade edilecek bu mücadele deneyimi; Bu gün sahip olduğumuz sağlık hakkı 2012 yılı Mart’ının 11. günü toplanan Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisinin Ankara Ahmet Taner Kışlalı spor salonunda aldığı kararlar sonrası verilen mücadele sayesinde kazanılmıştır. Bu gün bütün sağlık kurumları kamuya aitse, sağlık hizmetlerinden bütün vatandaşlar yaralanabiliyorsa… Eşit, ücretsiz ve nitelikli bir hizmeti hiçbir şart ve koşul olmadan rahatlıkla alınabiliyorsa, bu o gün orada bulunan ve o iradeyi gösteren, yeni bir mücadele deneyiminin fitilini ateşleyen o üç bin insan sayesindedir.
On yıl sonra o belgeseli izlerken sizde çocuğunuza, torununuza, eşinize, “Bende o gün oradaydım. Bizde …. İli Sağlık Hakkı Meclisi üyeleri olarak oradaydık.” demek istiyorsanız fırsatı kaçırmış sayılmazsınız.
İlinizde kurulmuş Sağlık Hakkı Meclisi varsa meclisle yoksa SES veya Tabip Odası ile iletişime geçerek bu tarihi yolculuğa bizimle çıkmak için ilk adımı atabilirisiniz.
İnanın; “Tarihsel, sosyal, ekonomik şartlarınzarurî neticesi bu! “ olacak.
Biliyorum.
Biliyorum ki söylüyorum.
Sağlıcakla…

Not: Manisa Sağlık Hakkı Meclisi Otobüsüne isim yazdırmak için zeynelakaplan@msn.com veya sesmanisa@hotmail.com adrsine mail atabilirsiniz.  

Hiç yorum yok: