9 Ekim 2010 Cumartesi

HAYIRLI SÜLÜKLER

Manisa son günlerde sülük tedavisi ile gündemde. Sülükle ilgili yerleŞmiŞ deyimler vardır. "Sülük gibi kanımızı emiyor." denir. İnsanların sırtından geçinen ve insanları sömüren kiŞiler için. Sülük pekte hoŞlanılan bir yaratık değildir. Yaptığı iŞte bir mucize aramak bir yana esasında bir çeŞit asalaklıktır sülüğün yaptığı. Canlıların kanını emer.
Diğer canlılar böyle bir tedaviden medet umarlar mı bilinmez ama insanlar bu tedavi ile Doktor düzeyinde ilgileniyor anlaŞılan.
Bu tip alternatif tıp diye adlandırılan tedavi yöntemleri araŞtırılmalı ve tıbben bir sonuca bağlanmalıdır. Fakat bünyesinde bir sürü tıp fakültesi barındıran bir ülkede bu iŞ umut sömürüsüne dönmemelidir.
Körler federasyonu baŞkanı ve üyeleri konu ile ilgili basın açıklaması yapıp ta umut sömürüsünden bahsedince iŞin muhatabı cevaben bir basın toplantısı düzenleyip durumu anlatmaya çalıŞtı. Ben bu basın toplantısında çıkıp sülükten nasıl faydalandıklarını anlatan hastalara neden altın takıldığını anlayamadım.
Dün itibariyle Dr Suat ARUSAN iddia sahiplerine seslenerek iddialarını ispatlasınlar dedi. İddialar nedir?
Türkiye Körler Federasyonu BaŞkanı Hasan Tatar, "8 aydır burada bir oyun sergileniyor. Bir yönüyle komedi ama gerçekçe büyük bir trajedi. Burada insanların umutları paraya çevrilmek isteniyor. NeymiŞ tıbbın iyileŞtiremediği göz hastalıklarını sülükle iyileŞtiriyorlarmıŞ. Kör gözleri açıyorlar, körlüğü ortadan kaldırıyorlarmıŞ. Oysa çok sayıda göz hastalığı vardır ve her birinin tedavi yöntemleri çok farklıdır. Böyle bir Şey nasıl olabilir? Öğrendiğimiz kadarıyla 8 ay içerisinde bu merkeze 2 binden fazla görme özürlü muayene ve tedavi için baŞvurmuŞtur. Bunların her birinden ilk olarak 150’Şer YTL muayene ücreti, diğer seanslar için de 60’ar YTL alınmaktadır. Her hastaya asgari 8 seans uygulanmakta ve seans sayısı 20’ye çıkmaktadır. Maalesef ülkemiz körlerinin umutlarıyla birileri trilyonlar kazanmıŞtır, kazanmaktadır. Sülükle tedavi yöntemini uygulayanın bir doktor olmasının iŞin daha acı bir noktasıdır. Bu hekimin göz hastalıkları konusunda bir ihtisası yoktur. Bu Şahıs bir çocuk doktorudur. Yanında çalıŞtırdığı kadrolu elemanları ise Azerbaycan, Türkmenistan gibi ülkelerden devŞirilmiŞ, tıbbi bilgi yeterlilik ve formasyonları kuŞkulu kiŞilerdir. Yalnızca son günlerde part-time olarak emekli bir göz doktorunun çalıŞmalara katıldığı söylenmektedir. Zaten birçoğu iŞsiz güçsüz olan ve dar gelirli ailelerin sırtında bir kambur gibi yaŞamak zorunda bırakılan görme özürlüler ve yakınları, daha fazla sömürülmeden bu istismara son verilmelidir."
Bu iddialarda ispatlanacak bir Şey yok ki. Esas olarak Suat ARUSAN birkaç soruya cevap vermek durumundadır.
Bir Dr olarak kendisinin bir tedavi yöntemi konusunda bilimsel iddiaları var ise neden "Üniversite Hastanesinde sülükle tedavi." baŞlıklı gazete kupürünün arkasına sığınmak yerine bilim insanlarıyla bu bilgilerini paylaŞmamaktadır.
Eğer bu bilgiler tıbbi olarak bir yerlere oturuyorsa zaten tıp bilimi alanında bilimsel çalıŞma yapan insanlar bu konuyu bir sonuca bağlayacaklardır.
Ne diyor? Bu yöntemi Amerika?da ve Avrupa?da uyguluyorlar. Bu gün Amerika?da ve Avrupa?da bu dâhil bir sürü bilim dıŞı uygulama vardır. Ne yapacağız? O uygulamaları da bilimsel mi sayacağız.
Sayın Dr diyor ki "Biz hastaları önce kontrol edip tekrar görme Şanslarının ne olduğunu tespit ediyoruz. Sonra tedaviye hastalarımızın isteği doğrultusunda devam ediyoruz."
Çok merak ettim hastanın "tekrar görme Şansının" ne olduğunu hangi yöntemle tespit ediyorlar. Yâda bu güne kadar kendisine baŞvurmuŞ kaç görme özürlüye "senin görme Şansın yok" demiŞ.
En çok merak ettiğim konuların baŞında yazımın baŞında da belirttiğim gibi neden bu yöntemle tedavi olduklarını anlatan hastalara altın takıldığı, birde verdiği verginin uyguladığı yöntemin bilimselliğini destekleyen yanı nedir? Çünkü, diyor ki; bu güne kadar bilmem ne kadar vergi beyanında bulunduk. Acaba çok vergi veren bir insan daha bilimsel bir yöntem uyguluyor diye mi düŞünülür?
Esasında sülük tedavisine varana dek insanları umutsuz bırakan sağlık sistemini ve bu tedaviye göz yuman yetkililere bir iki söz söylemek gerek yoksa ne körler federasyonunun ne Dr Suat ARUSAN?ın ne de gazetecilerin iŞi değildir bu iŞler.
Yapılması gereken Tabip odası ve üniversite tarafından olaya son noktanın bilimsel anlamda konması ve kamuoyuna açıklanmasıdır.
Sağlıcakla...

Not: Bu yazı 16.02.2007 tarihinde Manisa Yarın Gazetesinde yayınlanmıştır.



Hiç yorum yok: