7 Mayıs 2011 Cumartesi

Sallanan şehirler, kalabalık mitingler ve ağır konuşan mebuslar...


Bu aralar, çarşı-pazar, cadde-sokaklar çok gürültülü.

Malum, ses araçlarından yayılıyor bu gürültü.

Ses araçlarının üzerinde, yanında konuşmalar yapılıyor.

Mebuslar ve mebus adayları bunlar…

Bizim iktidarımızda diye başlıyor ve uzun uzun anlatıyorlar.

Bir diğeri biz iktidar olunca diye başlıyor ve oda geniş geniş münazara ediyor konuyu.

Etraflarında yüz elli- ikiyüz kadar partili ve her este, duraklamada, suskunlukta veriyorlar alkışı...

Bravo diyorlar...

Bravo bizimkine...

Alkış kıyamet…

Maksat etrafta seyreden, o an için oradan geçen kendi halinde ki vatandaşın bu coşkudan etkilenmesi, durup dinlemesi ve ikna olması…

Mebuslar ve mebus adayları yüksek sesli mikrofonlarda yapıyorlar konuşmalarını ve bu hengame ile her etkinlik mutlu sona erdiriliyor.

Bu etkinlikler ertesi gün gazetelerde manşet oluyor, haber oluyor;

Şu mebus adayı Manisa’yı salladı…

Miting gibi açılış…

Falanca çok ağır konuştu…

***

Hâlbuki gerçekler hiç böyle değil.

Nerden mi biliyorum?

Birkaç gün üst üste yukarda bahse konu olan etkinliklere tesadüf ettiğimden biliyorum.

Anlatayım…

Miting gibi açılış, denen etkinlikte iki yüz bilemedin iki yüz elli kişi vardı…

Ve neredeyse hepsi partili, görevli, aday veya aday olamamış aday adayları, adaylarının kaynı, eltisi, aday olamamış aday adaylarının kuzeni, hala oğlusu, kaynanası falan…

Sağdan da saysan, soldan da saysan iki yüz kişi…

Gariban vatandaş ise konuya yabancı...

Günlük telaşında...

Etkinliğin yanından yürüyüp geçiyor.

Hatta açılışın yapıldığı yerde, dinleyen kayın ve eltiler bir koridor boşluk bırakmışlar ki vatandaş rahat rahat geçsin diye…

Belli ki o koridorun boşaltılması vatandaş tarafından ısrarla talep edilmiş.

***

Mebus veya mebus adayı konuşuyor.

Kim için?

Vatandaş için…

Vatandaş dinliyor mu?

Hayır…

Bu nasıl sallanmak anlamadım…

Yani bırakın şehri sallamayı, kişilerin dahi sallandığı falan yok…

O an oradan geçen vatandaşların, günlük telaştan öte, bir dertleri var gibi gelmedi bana…

***

Ortada ne miting, ne sallanan bir şehir var.

O ağır konuşan zata denk gelmediğim için bir şey diyemeyeceğim.

Ancak burada da gazete haberinin içeriğini okuduğumda, ağır diye nitelenebilecek bir konuşmaya rastlayamıyorum.

O halde hiç çekinmeden diyebilirim ki; gazeteler abartıyor.

Neden?

Çok basit…

Sattıkları ürünün alıcıları, çoğunlukla mebus adayları veya adayların etrafındaki bir kısım; hısım, akraba…

Mebus adayı o gün bir açılış yapmışsa, ertesi gün açıp bakıyor gazeteleri, haber olmuş mu, olmuşsa nasıl bir haber olmuş?

Eğer haberde “Manisa’yı salladı.” denmişse, deymeyinadayın keyfine...

E haliyle mebus adayında içten bir sempati gelişiyor, gazete patronuna ve gazetenin genel yayın yönetmenine karşı…

Yani daha açık ifade ile ürünün yani gazetenin tüketicisi, o açılış sırasında işine gücüne bakan ve açılışı seyretmek yerine alışverişine bakan kişi değil.

O vatandaş, yerel gazeteyi alıp okumuyor zaten…

Gazete de normal olarak okuyana yöneliyor.

Bu birinci sebep...

İkinci sebepte gazete patronunun ticari ve siyasi ilişkileri…

Bu ilişkilerde manşetleri ve yapılan haberleri etkiliyor.

Hem de nasıl?

Gazeteyi elinize almadan; gazete patronunun siyasi tavrı, hangi partiden aday adayı olduğu vs bilindiğinden nasıl bir manşet atacağı kolayca tahmin ediliyor.

Gazete patronlarının bir şekilde siyasetin, ticaretin ve envayi türlü eşrafın içerisinden gelmesinden ve ticari, siyasi vs işlerinde ancak şimdiki ve gelecekteki mebulslarla döndüğünden olacak, bu konuda oldukça hassaslar...

Yazıyı toparlayacak olursak.

Bu kadar gürültü ve hengamede her şey deniyor...

Denenler, manşet oluyor...

Manşet olanlar, memnun; manşet yapanlar memnun...

Bir tek vatandaşa değmiyor bu hengame...

Kimse 13 Haziran sabahı hastanelerde alınan katkı paylarını kaldıracağız demiyor.

Kimse Parasız Sağlık, Parasız eğitim demiyor...

Kimse Herkese İş, Aş, Sosyal Güvence demiyor...

Diyen varsa da, ya vatandaşa duyuracak imkanları bulamıyorlar yada seçim dışı kalmış haldeler...

Hal böyle olunca 13 Haziranda da bir şey değişecek gibi gözükmüyor.

Sağlıcakla...

Hiç yorum yok: