8 Ekim 2010 Cuma

Toplu görüşmeler bitti… Şaka gibi…

Memur Sen ile hükümet anlaştı. Ne büyük sürpriz…
Memur Sen Genel Başkanı çıkmış kameraların karşısına “Son dokuz yılın en iyi mutabakatı” diye mülakat vermiş. Yesinler…

Bu kadar iyi mutabakata rağmen hala kamu işyerlerinin önünde davullu zurnalı kutlamalar olmaması ise manidar.

***

Aslına bakarsanız kimsenin kimseye kızmaya hakkı yok. Ne KESK’in Kamu-Sen’e kızmaya hakkı var. Nede Kamu-Sen’in Memur-Sen’i suçlamaya yüzü var.
Yaşananlarla ilgili söylenebilecek en doğru cümle şu:
Herkes kendine yakışanı yapıyor.

***

KESK kendine yakışanı yaptı ve toplu görüşme masasından çekildi.

Kamu-Sen kendine yakışanı yaptı ve hiçbir şey çıkmayacağını bildiği halde, son dakikaya kadar sürdürdü görüşmeyi.

Memur Sen de kendine yakışanı yaptı ve imzaladı mutabakat metnini.

Şimdi top kamu çalışanlarında, onlardan beklenende kendine yakışanı yapmaları olacak.
Şapkayı çıkarıp önüne koyacaklar. Ve soracaklar “Neden bu haldeyiz?” diye.
Bu soruyu sormaya başladıklarında bir nebze olsun durumları düzelecek.
En azından düzelme umudu belirecek.
Tayin terfi vaadi ile bir sendikaya üye olmuşlarsa bundan vazgeçecekler.

Hükümete yakın olan sendikayı tercih ederek rahat(!) etmenin bir bedeli olacak elbet.

Hükümette rahat(!) etmek isteyecek, sendika yönetiminde olup da şube müdürlüğü kapan yöneticiler de rahat(!) edecek.

Çok basit bir denklem; “Ne kadar ekmek o kadar köfte.

Bir yandan, aman servisim değişmesin, en yüksek ek ödeme alınan yerde görev alayım, saatlik izinlerimde sorun çıkmasın diyeceksin, yani torpilli olmak için sendika üyesi olacaksın.
Diğer yandan sendikal mücadelenin oldukça uzağında duracaksın. Sonra, doğru düzgün bir zam ve sosyal hak elde etmeyi umacaksın.

Açıp bakın dünya mücadele tarihini; çalışmadan, üretmeden, mücadele etmeden kim ne kazanmış?

Eğer arkadaşının sırtına basarak yükselmek ağır gelmiyorsa, senin sırtına basarak ta birilerinin yükselmesi ağırına gitmeyecek.

Çiğ tavuk yemişsen karnın ağrıyacak.

Yazıyı Can YÜCEL’in “Sevdiğin Kadar Sevilirsin.” adlı şiiri ile bağlayalım.

“Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin
işte budur hayat!
işte budur yaşamak

Sağlıcakla…

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=32500


Hiç yorum yok: