15 Nisan 2011 Cuma

Uç uç profesörleri...

İthal Hekim, İthal Öğretmen, Aile İmamı derken şimdi bir de Jet Profesörler çıktı.

Uçuyorlar Ankara semalarında, hem de hiç ama hiç yakıt ikmali yapmadan…

Sabah il Sağlık Müdürü, öğleden sonra bir üniversitede prof, akşamüzeri klinik şefliği yapıyorlar…

Oradan oraya uçuyor, uçuruluyorlar…

Ankara Tabip Odası ve SES’in yaptığı açıklamaya göre kimi doçentler(!), arkadaşları kadro yok diye profesörlük unvanı alamazken, uçarak profesör olmanın yolunu buluvermiş.

Halen çalıştığı kurumdan yeni açılan bir üniversiteye profesör olarak atanan bu doçentler bir saat bile ders vermeden hoop tekrar geri dönüvermişler kurumlarına, hem de prof olaraktan, uçarak.

Uğur böcekleri gibi...

Uğur böceklerini elinize alıp; Uç uç böceğim diye şarkı söylediniz mi uçarlar... Şarkıyı anladıklarından değil ama bu doçentleri birileri eline alıp, uç uç diye şarkı söylemiş, bunlar da anlamışlar ve uçuyorlar...

* * *


Aralarında ürolog olup da hemşirelik okulundan profesörlük alan da varmış ki halk arasında ne derler; yıkılıyo…

* * *


Kimi işi o kadar abartmış ki; halen bir hastanenin başhekimi iken bir başka üniversitede profesör, başka bir hastanede de klinik şefi olaraktan idame ettiriyormuş görevini.

Düşünün ne bulunmaz hint kumaşı olduğunu...

Siz daha bir işle başa çıkamazken, bizim jet, uçtuğundan olacak, aynı anda üç yeri idare ediyor…

Bir üniversitede profsun, aynı anda bir hastanede başhekim, yetmedi bir kliniğinde şefi...

Birinden hoca maaşı alıyorsun diğerinin döner sermayesinden, üçüncünün…

* * *


Erbakan hocanın yıllar önce “Kadayıfın altı kızardı” derken bahsettiği muhteremler bunlar olsa gerek.

Kadayıfın en kızarmışını, mercümeğin en demirlisini, kahvenin en köpüklüsünü götürmeye o kadar alışmışlar ki hüllenin, alavere dalaverenin sınırı yok hazretlerde.

Devir teknoloji devri demeyeceğiz bundan kelli, devir uçma devri...

Aralarında ne genel müdürler, il sağlık müdürleri varmış ki şaşarsınız. SES ve Ankara Tabip odası bu uçan profesörlerin tam listesini istemiş bilgi edinme yasasına istinaden, yok vermeyiz demişler…

Verilmemiş. Niye ki?

* * *


Bir uçmayan profesörler kalmıştı oda oldu.

Şahtık şahpaz olduk.

* * *


Şimdi bu haberi duyduktan sonra kendini prof diye tanıtana; jet mi, normal mi, diye sormak gerekmez mi?

Cem Yılmaz'ın yıllar önce oynadığı bir reklâm filmi vardı.

Hani torunlarını parka götürüyor da, torun soruyo; dede sen çok mu büyüktün, diye…

Dede, parktaki heykelini gösteriyor, torun yapıştırıyor cevabı; kendi yaptırmış diyorlar...

* * *


Sen kendin yaptırdıktan sonra, o heykel "ucubeden" öte bir şey olmaz/ olamaz…

Hiç çalışarak, çabalayarak, ter dökerek profesör olmuş kişi ile senin jet profluğun bir olur mu?

Seninki dolmak bilmez, dipsiz bir testi adeta...

Herkesi kandırsan kendini kandıramazsın.

Yok eğer kendini kandırabiliyorsan, o zaman hastasın demektir.

Çok fena geçmiş olsun...

Sağlıcakla...

Hiç yorum yok: