8 Ekim 2010 Cuma

Doktordan 2010 model ürküntü…

Son yılların modası nedir, diye soranlara hiç tereddütsüz; “Doktor, hemşire dövmek” diyebilirim. Misal, çocuğunuz hastalandı ve hastaneye götürdünüz. Çocuğunuza tahlil yapmak ve kan almak gerekiyor. İşte bu nedenle uğraşan hemşirenin tutun saçlarından, yetmedi boğazını sıkın. Sıkın sıkın bu sizin en doğal hakkınız. Sağlık sistemindeki her türlü aksaklığın bir numaralı sorumlusudur; çocuğunuzdan kan almaya çalışan hemşire. Boğazını sıkabilir, saçından tutup yerlere serebilirsiniz.

***


Diyelim babanız ağır bir hastalıktan dolayı acil serviste tedavi altında ve siz o sırada babanızın bu durumundan dolayı üzgünsünüz. Ne duruyorsunuz? Boş boş oturmayın bayan bir doktor bulup dövün. Eğer babanız tedaviye cevap vermedi ve kaybettiniz bu durumda tek başınıza bir doktoru dövmeniz yetmez. Gidip akrabalardan bir tim hatta manga oluşturun ve gelin acil servisi basın. Hem doktor, hemşire ayırmanızda gerekmez. Kim çıkarsa önünüze dövün, kırın, hakaret edin. Bu sizin en doğal hakkınız.

***


Eşinizin tansiyonu düştü ve baygınlık geçiriyor hemen en yakın sağlık kuruluşuna gidin daha kapıdan girerken ne için geldiğiniz dahi anlaşılmadan etraftaki herkese bağırın. Hatta o sırada başka bir hasta ile ilgilenen bir sağlık personeli varsa, ona da saldırın. Nede olsa hasta sahibisiniz ve bu sizi yeterince haklı yapar. Hem fırsat bu fırsat bir süredir annenizden şikayet eden ve sizi kendisini sevmemekle itham eden eşinizede ıspatlamış olursunuz onu ne kadar sevdiğinizi…

***


Hastanede yatan yakınınızı en az on beş akrabanızla birlikte ziyarete gidin. Hastalığının ne olduğu önemli değil. Siz sarmanızı, dolmanızıda yanınızda götürün. Onbeş kişinin aynı anda hasta odasında olmasından diğer hastalar hatta sizin hastanız rahatsız oldu diye sizi uyaran bir hemşire yada sağlık personeli olursa o anda, onbeş kişinin verdiği güçle, o kişiye mutlaka ama mutlaka hakaret edin.

***


Bir arkadaşınızın uzun süredir süren bir davadan hapis cezası aldığını öğrendiyseniz üzülmeyin, çünkü yapılacak çok şey var. İlkin arkadaş tayfasını toplayın ve yaş kuru ne varsa kullanın, iyice kafayı çekin. Sonra içinizden bir kaçı kendini jiletlesin. Diğer tayfa jiletleyenleri hastaneye götürsün. Ama sakın bu durumu bir şova dönüştürmekten çekinmeyin. Bir kaçınız acil servisteki çalışanlara hakaret ederken diğerleri camı çerçeveyi indirsin. “Arkadaşlarımızı tedavi edin lan” diye bağırın ama her hangi bir sağlık çalışanı tedavi için hareketlenirse onun boğazına usturayı dayayın. Bu arada da boş durmayın hakaret etmeye de devam edin. Tüm bu yaptıklarınız size ciddiye alınacak hukuki bir sorun çıkarmadığı gibi ortalıklarda şişine şişine dolaşırsınız ve “Hastaneyi biz basmıştık” diyerek böbürlenirsiniz. Hem kim bilir belki ilerde dede olunca, torununuzu dizinize oturtur ve nasıl hastane bastığınızı anlatırsınız.

***


Şimdi buraya kadar yazdıklarımı abartılı bulabilir ve bu kadar da olmaz diyebilirsiniz. Ama daha iki gün önce Urfa’da bir bayan doktor dövüldü, iki hafta önce Celal Bayar Üniversitesi Hastanesinde bir çocuktan kan almaya çalışan bir hemşire çocuğun babası tarfından boğazı sıkıldı, saçları çekildi. Ve bu olay kısa aralıklarla ikinci defa aynı yerde tekrar etti.

***


Tüm bu olayları hasta yakınlarının anlık sinir krizleri olarak görmek yaşananları açıklamaz. Yaşananları anlamak için “Sağlıkta dönüşüm” projesinin işleyiş mantığına bakmak lazım. Sağlığı alınabilir satılabilir meta olarak gördüğünüzde, sağlık çalışanlarını maliyet unsuru olarak ele aldığınızda elbette bunun sosyolojik bir dönüşü olacaktır.

İşte gelinen nokta maalesef sağlık emekçilerinin canına, vücut bütünlüğüne zarar verir bir hal almıştır. Çözüm: “Sağlık doğuştan kazanılan bir insan hakkıdır” der ve sağlık emekçilerini o hizmeti üreten fedekar emekçiler olarak yansıtmakla başlayabilirsiniz işe.

Sağlıcakla…

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=33069

Hiç yorum yok: