9 Ekim 2010 Cumartesi

YORGUN HEKİM SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ

Hastanelerin kapılarına yapıŞtırılan o büyük beyaz afiŞlerde Şöyle yazıyor. "Hekim seçme özgürlüğü." Okudunuz mu? Okumadıysanız boŞ verin okumayın çünkü içi boŞ bir özgürlük. Yani karŞılığı yok yaŞamla.
Dün çocuk hastanesinin kapılarına da o büyük beyaz afiŞ/çıkartma yapıŞtırılıyordu. Polikliniklerde 90-100 hastadan az olmamak üzere kuyruklar vardı. Kuyruk bekleyen hastalar sözde hekim seçme özgürlüğünden vazgeçmiŞ hekime ulaŞma çabasında idiler. Diyelim ki ulaŞtılar o zamanda kendilerine ayrılan 2-3 dakika içerisinde Şikayetlerini anlatma telaŞına kapıldılar. Hiç kimse kapılara yapıŞtırılan afiŞleri okuyacak ve yorumlayacak durumda değildi.
"Hekim seçme özgürlüğü." adı ile büyük yatırım yapılan bu slogan nereden icap etti bilmiyorum ama çok matah bir Şey olmadığını söylemek gerek. Hastaneye baŞvuran hasta yakınları 4-5 doktordan birini seçme özgürlüğüne kavuŞuyorlar. Ancak bu özgürlüklerini kullanmaları için önce nasıl seçeceklerini bilmeleri gerek. Yani doktor dediğin kavun değil ki bilmem neresini koklayasın. Neye göre seçeceksin?
Diyelim ki seçtin ne olacak verdiler sana 109 uncu sırayı doktorla özgür özgür görüŞ. Sıra gelirse. Sıranın geldiğini düŞün. Senden önce 108 kiŞinin derdini dinlemiŞ kafası davul gibi olmuŞ ve sana ayıracağı süre sadece 2-3 dakika. Kayıt, çocuğu soy, karnende herhangi bir eksik var mı vs gitti 1 dakika kaldı iki dakika bir dakikada muayene, bir dakikada da ilaç yazıldı. Artık sana sağlanan özgürlüğü yaŞamıŞ olmanın mutluluğu ile ayrılmalısın odadan, çünkü senden sonra "Hekim Seçme Özgürlüğünü" kullanacak olan daha onlarca vatandaŞ var. Çabuk çık ki diğer vatandaŞlarda özgür olsun.
Bu "Hekim seçme özgürlüğü"ne bu kadar takılmamın nedenlerinden biride "Hasta seçme özgürlüğüdür." Diyalektiğin yasasıdır, her Şey karŞıtını içinde barındırır denir. Yani yaŞamın içinde ölüm, ölümün içinde de yaŞam vardır. EŞyanın tabiatı gereği "Hekim seçme özgürlüğü." nün içinde "Hasta seçme özgürlüğü" vardır ve sırf bu nedenle İngiltere?de yılda yaklaŞık 500 kiŞinin öldüğü söyleniyor. Yani ağır hasta olanlar kendilerine bakacak hekim bulamadıkları için ölüyorlar.
Hafta içi bu durumda olan hastane hafta sonu ne durumdadır dersiniz? Daha da kötü. Geçen cumartesi günü çocuk hastanesine baŞvuran hasta sayısının 600 olduğunu öğrendik. İki hekimin nöbet tuttuğu hastanede bir doktora 300 hasta düŞüyor. 24 saat nöbette doktor hiç nefes almazsa bir hastaya 4 dakika ayırabiliyor. Bu dört dakika içinde acil hasta ise (acil hasta ise diyorum çünkü baŞvuran hastaların büyük çoğunluğu acil değil.) müdahale edilmesi, yatırılması, takibi mümkün olmayacağına göre ayrılan süre 4 dakika değil belki kimi hastalarda 1 dakikaya bile düŞmüyor. Yinede bu hesabı doktorun hiç dinlenmemesi hesabı üzerine yaptığımızı unutmayalım ki bu hekimlerden birinin verdiği bir örnek oldukça trajik. Diyor ki: "Bir kamyon Şoförünün aralıksız 4 saatten fazla direksiyon baŞında kalması yasak. Ama benden hiç dinlenmeden hasta muayene etmemi istiyorlar."
Bence hastalar ve hasta yakınları hizmet aldıkları sağlık kuruluŞundan doğru, yeterli, nitelikli, ulaŞılabilir sağlık hizmetini talep etmelidirler. "Bırakın hekim seçme özgürlüğünü vatandaŞın insani Şartlarda hekime ulaŞmasını sağlayın, ulaŞtığında bir insanın asgari muayene süresi kadar olmasa da ona yakın bir süre muayene olmasını sağlayın baŞka bi Şeye gerek yok."
YaŞanan bu sorunlar nasıl çözülecek diye düŞündüğümüzde birkaç öneri sıralamak mümkün ancak hemen belirtmek gerekir ki bu sıkıntıyı tek baŞına ne çocuk hastanesi baŞhekimi ne tek baŞına il sağlık müdürü, ne tek baŞına sağlık çalıŞanları, ne de hasta ve hasta yakınları çözebilirler. Çözüm için toplumsal iŞbirliği gerekiyor. Yani, il sağlık müdürü, baŞhekim, sağlık çalıŞanları, sağlık sendikaları, tabip odası, hasta ve hasta yakınları dolayısı ile de tüm toplum iŞbirliği içinde olmalıdırlar. En basit örneği hafta sonu acil hastalar dıŞında baŞvuru olmaması gerektiği hasta yakınlarına anlatılmalıdır. Denmelidir ki "Sen acil olmadığın halde buraya baŞvurduğunda öncelikli olarak bakılması gereken acil hastalar bakılamıyor. Bir gün senin çocuğunda acil bir durumda olabilir." Bu bilgi verilirken acil hasta tanımlaması da yapılmalı anne babalara çocuk hastalıkları konusunda basit eğitimler verilmeli.
Gelelim çözüm önerilerine:
1. Hastane fiziki koŞulları itibariyle bir an önce rahatlatılmalıdır.
2. PDC uygulaması nedeniyle azaltılan Hekim sayısı ilk adımda eski sayıya getirilmeli ikinci adımda da arttırılmalıdır.
3. Performansa Dayalı Döner sermaye uygulamasından vazgeçilmeli hekim ve sağlık çalıŞanlarının hastalara vicdani ne mesleki gereklerle (insanca yaŞayacakları bir ücret verilerek) yaklaŞmaları sağlanmalıdır.
4. Hastanede çalıŞan tüm sağlık personelleri sağlık hizmetleri sınıfına alınmalı ve kadrolu çalıŞma esasına göre herkes kadroya alınmalıdır.
5. Hasta ve hasta yakınlarının da içinde bulunduğu sağlık çalıŞanlarının katılımının sağlandığı bir ortamda iŞ yerilerinin demokratikleŞtirilmesi sağlanmalı. Hiç kimseye iltimas geçilmemeli ve rahat çalıŞabilecekleri ortamlar yaratılmamalıdır. Yani çalıŞanlar arasında eŞitlik ve adalet duygusunun yıpranmasına izin verilmemelidir.
Sağlıcakla...

Not: Bu yazı 11.01.2007 tarihinde Manisa Yarın Gazetesinde yayınlanmıştır.




Hiç yorum yok: