16 Ocak 2011 Pazar

Ambulanslar dert taşır


Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 27 Aralık 2010 günü “Ambulansa refakatçi Alınmaması” konulu bir yazı yazmış.

Yazıda 112 Acil Sağlık Hizmeti sunan sağlık personelinin yaşadığı onlarca sıkıntıdan biri olan ambulansa refakatçi alınması konusu ele alınmış ve konuya oldukça radikal bir çözüm bulunmuş.

Ambulansa refakatçi alınmayacak...

Bir iki istisnası var elbet: Emzikli bebek ve küvöz içinde yeni doğan nakli dışında gerek hasta kabini gerek sürücü bölümünde hiçbir şekilde refakatçi alınmayacak, deniyor ve alınması durumunda başta ambulans personeli, ambulans servisi başhekimi ve sağlık il yöneticileri sorumlu olacak, diye ekleniyor.

112 çalışanları birçok sorunla boğuşuyor bu doğru...

Bunlardan biride, hasta yakınlarının, ambulansın hızından tutunda, hastaya nasıl müdahale edilmesi gerektiği konularına varıncaya kadar sağlık emekçilerine karışmaları, bu da doğru...

Hasta yakınları bazen o kadar ısrarcı oluyorlarki taleplerinde, sağlık personeli gerçekten çok zor bir durumda kalabiliyor.

Sorun doğru tespit edilmiş ama çözüm çok kaçamak, yani derde deva değil.

Hatta sağlık çalışanlarını oldukça zor durumda ve hasta yakınları ile karşı karşıya bırakan, yaşanması muhtemel kavgalara, saldırılara zemin hazırlayan bir yanı da var.

İşte bu yan göz önüne alındığında yazı, çözüm üretmekten uzak sorunu artıcı bir işlev üstleniyor.

Konuyu bize aktaran paramedik (Acil Tıp Teknikeri) arkadaş oldukça tepkili…

“Nasıl olacak diyor? Emzikli çocuğu aldım tamam, ya üç yaşındaki çocuğu naklederken ne yapacağım. Annesine hayır seni alamam nasıl denecek.

Peki o üç yaşındaki çocuğun anneden ayrılması nedeniyle yaşayacağı travma ne olacak? Yolda çocukta gelişebilecek bir sağlık sorununda kimin onayını alarak müdahale edeceğim? Yine bu çocukta oluşabilecek her türlü sağlık sorununda aile beni suçlamayacak mı?”

Devam ediyor; “Bir köye kalp krizi geçiren bir kişiyi almak üzere gittiğimde, hasta yakını yoksul kişiye nasıl; ayrı bir araçla gel, diyeceğim.

Hasta yakını böyle bir imkânı olmadığını söylediğinde onu orada bırakıp nasıl ayrılacağım?

Hasta yakını “Kızım/oğlum etme tutma, beni de al, param yok, başka araba tutamam, hastaneye gelemem, beni de al.” derse ne cevap vereceğim?

Daha geçenlerde bir vaka başında dakikalarca bunun tartışmasını yapmak zorunda kaldım.

Sadece bir refakatçi alabilirim dediğimde bile saldırıya uğrarken şimdi hiç kimseyi alamıyorum dediğimde üzerime yönelecek hasta yakınlarının tepkilerine nasıl direneceğim?

Sorular ardı ardına geliyor.

”Zaman zaman tutuklu ve mahkûm hastaların naklini yaptığımızda kolluk kuvvetlerinden bir kişiyi hasta bölümüne almak durumunda kalıyoruz, şimdi alamam mı diyeceğim?

Bazen kendine ve çevresine zarar veren saldırgan kişileri naklettiğimizde caydırıcı olsun diye bir polis memurunu refakatçi olarak bulunduruyoruz, almayacak mıyız?”

Bir ara yazıdan elde ettiği komik bir çıkarımı da söylemeden edemiyor: “Yazıda kaza riskinden bahsediyor ve hasta yakınlarının kaza geçiren ambulansta yer almasından kaynaklanacak tazminat vs gibi riskler gerekçe gösteriliyor.

Peki, 112 çalışanlarının kaza riski, saldırıya uğrama, silahla yaralanma, bıçaklanma, gasp, bulaşıcı hastalıklar gibi birçok riski olduğu bilindiği halde neden hala riskli birim katsayısından, erken emeklilik haklarından, yıpranma paylarından yararlanması sağlanmıyor?

Oysa bizler itfaiye çalışanları ve polislerin yaşaması muhtemel; silahla yaralanma, duman zehirlenmesi, saldırıya uğrama, gasp vb dışında birde bulaşıcı hastalık riski ile karşı karşıyayız.” diyor.

Sözün özü 112 çalışanları dertli, hemde çok.

Her gün kaza, yaralanma, gasp vb her türlü riskli işin içindeler ama Sağlık Bakanlığı onları riskli bölümler olarak değerlendirmiyor. Erken emeklilik hakkı tanımıyor.

Oluşabilecek bir ambulans kazasında, "Hasta yakınları ambulansta olmazsa eğer tazminat ödemek zorunda kalmam" diye düşünerek talimatlar yazıyor.

Ama o hasta yakınlarına “seni ambulansa alamam” diyecek olan sağlık emekçisinin yaşayacağı sıkıntıları göz ardı ediyor veya düşünemiyor.

Dert adamı söyletir derler, bu hafta onlar söyledi ben yazdım, umarım masa başında yazı yazan, genelge çıkaran, talimat yağdıran, aksi halde siz sorumlu olursunuz diyerek sorunları havale edenler,SESlerini duyarlar.

Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: