Gezi parkı eylemleri diye anılan
eylemlerden birinde, Manolya meydanındayız. Kitle toplanmış ve birazdan
yürüyüşe geçilecek. Polis memurlarından biri yanıma geliyor ve gayet nazik bir
üslupla nereye yürüyeceğimizi soruyor.
—Neden soruyorsunuz?
— Güvenliğinizi sağlayacağız.
Mantıklı…
Sonuçta bizler yani bu ülkenin
vatandaşları bir olaya ilişkin fikrimizi açıklamak için orada toplanmış ve bir
yürüyüş yapmak istemişiz. Bu ülkenin polisi de bizim yani vatandaşların güvenliğini
sağlayacak.
***
Neredeyse bütün eylemler buna benzer
bir atmosferde geçiyor. Biz toplanıyoruz, demokratik hakkımız olan gösterimizi
yapıyoruz, poliste güvenliğimizi sağlıyor. Karşılıklı diyalog ve hoşgörü… Tam
bir ileri demokrasi...
***
Ama işin iç yüzünün öyle olmadığı tam
iki ay sonra anlaşılıyor. Eylemler bitiyor aradan iki ay geçtikten sonra bir
soruşturma açıldığını öğreniyoruz. Aralarında benim de olduğum 197 kişi.
Gerekçe kanunsuz gösteri ve yürüyüş…
***
Kanunsuz gösteri ve yürüyüş yapılmışsa,
güvenlik sağlamak için orada bulunan polisin kitleyi uyarması gerekmez mi? Oysa
geriye dönüp baktığımızda, yürüyüş ve gösterilerin hiç birinde polis tarafından
yapılmış en ufak bir uyarı yok. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
kanununu Madde 3 – Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine
göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli
amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir, diyor.
Kanun serbest diyor, polis güvenlik
almak için orada ve herhangi bir uyarıda bulunmuş değil.
Ne olmuş kanunsuz yürüyüş.
***
Basına yansıyan listede bende adımı
gördüm ve çok şaşırdım. Yanlış anlaşılmasın listede adımın olmasına şaşırmadım,
böyle bir listenin hazırlanmış olması beni şaşırttı. Çünkü hiçbir eylemde kanunsuz
hiç bir şey yoktu.
Evet eylemlerde bizzat bulundum ve dedim
ki; Gezi parkı eylemlerinde uygulanan orantısız polis şiddetini yanlış
buluyorum. Ne deseydim. Oh iyi olmuş mu deseydim.
5 kişi ölmüş, 11 kişi gözünü kaybetmiş,
binlerce yaralı var. Bana ne mi deseydim?
Yapmayın…
Ali İsmail Korkmaz'ın gözleri o vakit
nasıl bakardı yüzüme?
***
Gezi parkı eylemleri diye tabir edilen
eylemlere milyonlarca kişi katıldı. Manisa'da da o 197 kişi dışında benim
gördüğüm on binlerce insan vardı bu ve benzeri tepkileri ortaya koyan.
Sokağa çıkan, balkonunda tencere tava
çalan, ışığını söndürüp yakan, alkışlayan, slogan atan on binlerce insan…
Hiç birinin elinde ne pala vardı ne
kalas, nede herhangi bir silah.
Hiç birinin kimseye saldırmayı bırakın
yan gözle baktığına dahi şahit olmadım.
***
Anayasaya yazacaksın, bu haktır
diyeceksin. Uluslararası sözleşmelere imza atacaksın, orada da en doğal insan
hakkıdır diyecek, evet diyeceksin. Gösterilerde güvenlik sağlayacak en
önde polisleri yürüteceksin.
Sonra sokağa çıkana, fikrini ifade
edene, barışçıl eylem yapana soruşturma açacaksın.
Olmaz.
Ben kendi adıma ve bütün katıldığım
eylemler adına ortada işlenmiş bir suç göremedim. Avukatım da yok dedi. İfademi
de öyle verdim.
Sağlıcakla…