29 Nisan 2008 Salı

1 MAYIS İŞÇİ VE EMEKÇİ BAYRAMI…


Yarın 1 Mayıs işçi bayramı. İşçiler ve emekçiler için birlik, mücadele ve dayanışma günü. Merak ediyorum işçi ve emekçilerin kaçı bu heyecanı içinde hissediyor? Kaç işçi 1 Mayısa günler kala bayramı nasıl kutlayacağına ilişkin heyecan duyuyor?
Üç gün önce Galatasaray- Fenerbahçe maçı vardı. İşçiler ve emekçiler günler hatta aylar öncesinden biletlerini almış, o gün için hangi arkadaşlarla maça gideceklerini dahi kararlaştırmışlardı.
Yarın 1 Mayıs işçi bayramı. Birkaç yıl önce kadınlar için 58 erkekler için 60 yaşına yükseltilen emeklilik yaşı hem kadınlar hem de erkekler için 65 e daha yeni yükseltildi. Acaba işçiler bu konuda da slogan atmayı tepki göstermeyi planlıyorlar mı?
Üç gün önce Galatasaray- Fenerbahçe maçı vardı. Akşama doğru tüm kanallarda en büyük derbi diye haber yapılıyordu. Mikrofonlar işçilere ve emekçilere uzatıldığında “Sabah beşten beri buradayım” diyordu sarı kırmızılı tekstil işçisi. Bir başka sarı kırmızı giysili emekçi “Manisa’dan geldim.” Diyordu. Muhtemelen tersanelerde çalışan bir işçide “Dün gece rüyamda gördüm abi beş bir biter bu maç.” Diye rüyasını anlatıyordu milyonlarca televizyon izleyicisine.
Yarın 1 Mayıs işçi bayramı. Dün Sosyal Güvenlik Kurumu başkanı bir televizyon kanalında yeni çıkan Genel Sağlık Sigortasını anlatıyordu. Yeni sistemin ne kadar avantajlı olduğunu, eski sistemdeki açmazlardan örnekler vererek ballandırıyordu. Sonra bir ara yeni sistemdeki “sağlık yardımı”ndan bahsetti çok iyi oldu diyesiymiş. Daha önce sağlık hakkıydı şimdi sağlık yardımı diyor diye itiraz edeyim dedim. “Sağlık hakkı, sağlık yardımına dönüştü. Bu çok büyük bir hak kaybıdır.” diye itiraz edecek oldum ama bana uzatılmış ulusal bir kanal mikrofonu göremedim hiç. Acaba dedim dün gece gördüğü rüyayı anlatan, muhtemelen tersane işçisi olan Galatasaray taraftarı “ 1 Mayıs için geldik. Sağlık yardımını kabul etmiyoruz, sağlık hakkımızı geri istiyoruz. Dün gece rüyamda gördüm kesin kazanacağız.”dese yine ona uzatılır mı o ulusal kanalın mikrofonu? O rüyasını da milyonlarla paylaşabilir mi? Yoksa ayakların baş olamayacağı bir kez daha belletilir mi bir güzel?
Üç gün önce Galatasaray- Fenerbahçe maçı vardı. Her iki tarafta kazanacağını düşünüyordu. Bir şölene hazırlanırcasına hazırlanmışlardı maça. Stadyum tıklım tıklımdı. Her taraf kameramanlarla, muhabirlerle doluydu. Çekim yapan her kameraya “beş, beş” işareti yapılıyor, uzatılan her mikrofona farklı yeneriz tahminleri sıralanıyordu. Taraftarlar coşkuluydu maç öncesinde ve sonrasında coşkularını ifade etmek için Taksim meydanına çıkıyorlardı. Hemen her derbi sonrası yaptıkları olağan seremonileri idi ve çok doğaldı onlar için.
Yarın 1 Mayıs işçi bayramı. Günler öncesinden karar almıştı KESK, DİSK ve TÜRK İŞ, bu sene 1 Mayıs işçi bayramını Taksimde kutlayacaklardı. Bu onlar için olağan bir şey değildi. 30 küsur yıllık bir hasretti Taksim meydanına çıkmak. Geçen sene engellemelere, panzerlere, gaz bombalarına rağmen zorlada olsa çıkabilmişlerdi Taksim meydanına. Bu sene engelsiz olsun istiyorlardı Taksim yolunun tıpkı Galatasaraylı, Fenerbahçeli işçi, emekçi taraftarlara açık olduğu gibi onlara da, KESK’li, DİSK’li, TÜRK İŞ’li işçilere de açık olsun istiyorlardı hepsi bu.
Üç gün önce Galatasaray- Fenerbahçe maçı vardı ve biz hiç umursamadık, biz sendikada yarın kutlanacak olan 1 Mayıs işçi bayramını konuştuk. “Bu yıl 1 Mayıs işçi bayramını daha coşkulu kutlamalıyız, daha kalabalık girmeliyiz alana.” dedik. 1 Mayısı işyerlerine taşımalıyız tüm işyerlerini ellerimizde karanfillerle dolaşmalıyız. “Emekçi kardeşler 1 Mayıs kutlu olsun.” demeliyiz.
Onlara, “Eğer bu gün haklarımız bir bir elimizden alınıyorsa, eğer hükümet emeklilik yaşını yükseltebiliyorsa, eğer hastaneleri işletme haline getirmeyi dahi düşünebiliyorsa, eğer sağlığı alınabilir satılabilir bir mal gibi görüp, sağlık alanını piyasalaştırabiliyorsa ve yemeklerimiz paralı hale getiriliyorsa kolayca, tek nedeni vardır bunun. 1 Mayıs işçi bayramının yeterince coşkulu kutlanamaması…” demeliyiz.
O halde gelin hep birlikte haykıralım “Yaşasın 1 Mayıs.”
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: