Kim bu ülkede Ali İsmail Korkmaz adında bir gencin, sokak
ortasında ve gece yarısı, dövülerek öldürüldüğünü unutarak yaşayabilir, bundan
sonra?
Kim böyle bir olay yaşanmadı diyebilir?
Kim Eskişehir deyince, Ali İsmailin katlini aklına
getirmeden durabilir?
Kim bu ülkede, Ali İsmailin annesi yokmuş gibi, rahat rahat
anneler günü kutlayabilir?
Kim bir gece yarısı, ona yakın esnaf ve polisin 19 yaşında
bir fidanı tekmelediğini, dönüp dönüp tekrar tekmelediğini, tekrar tekrar
tekmelediğini, sopalarla kafasına vurduğunu…
Kafasına vurduğunu…
Duymadım…
Görmedim…
Bilmiyorum diyebilir?
Kim?
***
Kim içlerinden birinin, herhangi birinin dahi; “Biz ne
yapıyoruz? Bırakın, ölecek, yeter!” demediğini yok sayabilir?
Kim bu durumu anlaşılır bulabilir?
Kim bu gözü dönmüşlüğün bir açıklaması var diyebilir?
Bu nasıl bir cinnet hali?
Kim dönüp, tekrar tekrar, tekrar tekrar…
Hırsla, kinle…
Öldüresiye…
Vurduklarını…
Hırsını alamayan birinin “Ben bu sokağın Cumhurbaşkanıyım.” dediğini…
Kim, hayır bu kadar da olmaz diyebilir?
***
Kim bundan sonra, başka bir sokağın kuytuluğunda, başka
gençler, günahsız yavrular, öldürülmez diyebilir?
Kim bundan sonra; Kayseri’de böyle bir dava görülmedi,
diyebilir?
Kim o şahitlerin ağlayarak anlattıklarını duymadık
diyebilir?
Kim oğlunun öldürüldüğü anı dinlemek zorunda kalan anayı
unutabilir?
Kim on ayda on yıl yaşlanan o ana-babanın yaşadıklarını
anlayabilirim diyebilir?
Kim?
***
Fotoğrafına dahi utanmasızca bakamadığımız, o 19 yaşındaki
fidanın bir annesi olduğunu kim unutabilir bundan böyle?
Oğlunun resmini okşarken ağlayan babanın tarifsiz hüznünü kim
taşıyabilir içinde?
Kim, sokak ortasında öldüresiye darp edilen bir gencin,
hastanede “merdivenden düştüm.” deme refleksinin bu ülkenin gerçeği olduğunu inkâr
edebilir?
Kim böyle bir hal üzere gururla bahsedebilir ve “Biz bir
hukuk devletiyiz.” diye?
***
Kim, bu olay yaşanmadı bu ülkede ve hepimiz bu laneti taşımıyoruz
üzerimizde…
Tam on aydır omuzlarımızda bu katliamın yükü yok…
On aydır bütün sokak aralarında tekmelenmiyor günahsız
yavrular…
Öldüresiye…
Kim diyebilir bunu?
Kim, gece yarısı 19 yaşında bir fidanın, sokak ortasında, taammüden,
arsızca ve tekmelenerek öldürüldüğü bir ülkenin vatandaşları değiliz diyebilir?
Kim gerçek bu değil diyebilir?
***
Böyle bir rezillik tekmeleriyle kirletmedi Eskişehir
sokaklarını, yetmedi Kayseri’ye taşınmadı bu şahitlikler…
Kim diyebilir bunu?
Kim bundan önce ve bundan sonra; “Dikkat ettiniz mi, on ay
oldu bu olay yaşanalı ve henüz bu olayda dahli olan bir kişi, ama bir kişi
pişmanım, demedi…” diyene haksızsın diyebilir?
Ve kim tekmeleyenler, aymazca kendilerini savunmadılar…
“Bu olay bir kazadır.” Demediler diyebilir?
Kim ne henüz, nede bundan aylar sonra, böyle bir itiraf ve
pişmanlık beklentimizin olmadığını yok sayabilir?
Çünkü “İnkârın ve yaptığının arkasında durdu bu güne kadar
bütün katiller…
Kim böyle olmadı diyebilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder