13 Mayıs 2014 Salı

Kim?


Kim bu ülkede Ali İsmail Korkmaz adında bir gencin, sokak ortasında ve gece yarısı, dövülerek öldürüldüğünü unutarak yaşayabilir, bundan sonra?
Kim böyle bir olay yaşanmadı diyebilir?
Kim Eskişehir deyince, Ali İsmailin katlini aklına getirmeden durabilir?
Kim bu ülkede, Ali İsmailin annesi yokmuş gibi, rahat rahat anneler günü kutlayabilir?
Kim bir gece yarısı, ona yakın esnaf ve polisin 19 yaşında bir fidanı tekmelediğini, dönüp dönüp tekrar tekmelediğini, tekrar tekrar tekmelediğini, sopalarla kafasına vurduğunu…
Kafasına vurduğunu…
Duymadım…
Görmedim…
Bilmiyorum diyebilir?
Kim?
***
Kim içlerinden birinin, herhangi birinin dahi; “Biz ne yapıyoruz? Bırakın, ölecek, yeter!” demediğini yok sayabilir?
Kim bu durumu anlaşılır bulabilir?
Kim bu gözü dönmüşlüğün bir açıklaması var diyebilir?
Bu nasıl bir cinnet hali?
Kim dönüp, tekrar tekrar, tekrar tekrar…
Hırsla, kinle…
Öldüresiye…
Vurduklarını…
Hırsını alamayan birinin “Ben bu sokağın Cumhurbaşkanıyım.” dediğini…
Kim, hayır bu kadar da olmaz diyebilir?
***
Kim bundan sonra, başka bir sokağın kuytuluğunda, başka gençler, günahsız yavrular, öldürülmez diyebilir?
Kim bundan sonra; Kayseri’de böyle bir dava görülmedi, diyebilir?
Kim o şahitlerin ağlayarak anlattıklarını duymadık diyebilir?
Kim oğlunun öldürüldüğü anı dinlemek zorunda kalan anayı unutabilir?
Kim on ayda on yıl yaşlanan o ana-babanın yaşadıklarını anlayabilirim diyebilir?
Kim?
***
Fotoğrafına dahi utanmasızca bakamadığımız, o 19 yaşındaki fidanın bir annesi olduğunu kim unutabilir bundan böyle?
Oğlunun resmini okşarken ağlayan babanın tarifsiz hüznünü kim taşıyabilir içinde?
Kim, sokak ortasında öldüresiye darp edilen bir gencin, hastanede “merdivenden düştüm.” deme refleksinin bu ülkenin gerçeği olduğunu inkâr edebilir?
Kim böyle bir hal üzere gururla bahsedebilir ve “Biz bir hukuk devletiyiz.” diye?
***
Kim, bu olay yaşanmadı bu ülkede ve hepimiz bu laneti taşımıyoruz üzerimizde…
Tam on aydır omuzlarımızda bu katliamın yükü yok…
On aydır bütün sokak aralarında tekmelenmiyor günahsız yavrular…
Öldüresiye…
Kim diyebilir bunu?
Kim, gece yarısı 19 yaşında bir fidanın, sokak ortasında, taammüden, arsızca ve tekmelenerek öldürüldüğü bir ülkenin vatandaşları değiliz diyebilir?
Kim gerçek bu değil diyebilir?
***
Böyle bir rezillik tekmeleriyle kirletmedi Eskişehir sokaklarını, yetmedi Kayseri’ye taşınmadı bu şahitlikler…
Kim diyebilir bunu?
Kim bundan önce ve bundan sonra; “Dikkat ettiniz mi, on ay oldu bu olay yaşanalı ve henüz bu olayda dahli olan bir kişi, ama bir kişi pişmanım, demedi…” diyene haksızsın diyebilir?
Ve kim tekmeleyenler, aymazca kendilerini savunmadılar…
“Bu olay bir kazadır.” Demediler diyebilir?
Kim ne henüz, nede bundan aylar sonra, böyle bir itiraf ve pişmanlık beklentimizin olmadığını yok sayabilir?
Çünkü “İnkârın ve yaptığının arkasında durdu bu güne kadar bütün katiller…
Kim böyle olmadı diyebilir?


Hiç yorum yok: