27 Kasım 2007 Salı

SAĞLIK HAKKIMIZ VE GELECEĞİMiZ

Sağlıkta dönüşüm programının en önemli kısmı anlamında olan ve hükümetinde siyasi olarak büyük yatırımlar yaptığı Aile Hekimliği tartışmaları sürüyor. O kadar ki geçen haftada yazdım, sağlık ocakları adeta bu konuyla yatar kalkar oldu. Dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Anlatmaya da devam edeceğim çünkü bu konu oldukça önemli ve bir o kadarda yakıcı. Halka her ailenin bir hekimi olacak denerek şirin gösterilmeye çalışılan bu sistemin aslında paran kadar sağlık anlamına geleceğini ve ülkemizin sağlığının tüccar mantığı ile hareket eden özel sağlık kuruluşları ile sigorta şirketlerinin insafına bırakılacağı çok açık. Bu güne kadar olan yazılarda aile hekimliğinin ülkemizde yaşanması muhtemel olumsuzlukları üzerine durduk. Bize verdikleri cevap hemen tüm Avrupa ülkelerinde bu sistem uygulanıyor ve bu sistem çağdaş bir sistemdir. Söylemlerini inceleyelim.ingiltere: Bu ülkede aile hekimleri evde veya muayenehanesinde hasta bakar ve uygulamalarını ya özel muayenehanesinde yada kamudan(sağlık ocağından) kiraladığı bir odada yapar. Sistem günümüzde özellikle koruyucu hizmetler ve sevklerle ilgili ciddi sorunlar yaşamaktadır. Bazı kötü tanı almış (örneğin kanserli) hastalar kendilerine bakacak aile hekimi dahi bulamamaktadır. (Aksakoğlu 1995) ingiltere’de bir dönem kendi bütçesi olan aile hekimleri de yaratılmak istenmiş ancak başarılı olunamamıştır. Aile hekimliği uygulaması ingiltere’de hiçbir zaman bir ekip çalışmasına gidememiş, tedavi edici hekimlik üzerine kurulu yalnız bir hekim modeli olarak kalmıştır. (Baggot 2000)Almanya: Aile hekimliği sosyal sigorta ile bağlantılı olması nedeniyle aşırı ve gereksiz kullanıma açık, oldukça pahalı bir sistem yaratmıştır. Aile hekimleri koydukları tanı ve yaptıkları girişimlere karşılık belli puanlar toplayan ve bu puanların karşılığında para kazanabilen mekanik bir kitle haline gelmiştir. Doğal olarak bazı hastalıklar veya hastalar puan olarak değersiz olduğunda aile hekimlerinin ilgisini çekmemektedir. Almanya’da ödemelerin verilen hizmet başına yapılması ve sistemin sigorta sistemi ile finanse edilmesi sağlık harcamalarını gereksiz yere arttırmaktadır.(Roemer 1991) ABD: Aile başlangıçta örgütlü olarak oluşturulmamış, sağlıkta amaçlanan kara dayalı karmaşa ortamında kendiliğinden yerini almıştır. Başlangıcı kovboylar dönemindeki kasaba hekimlerine yada altın madenlerinde veya demiryolu inşaatlarında çalışan şirket hekimlerine dayanır. (Mc Kenzie 2002) 2. Dünya savaşı gelişen sosyal devlet döneminde ise hastane uzmanı ile bağlantılı sağlık sigortasından finanse edilir konumda, sözleşmeli olarak çalışmaya başlamıştır. Günümüzde ABD’de aile hekimliği modeli aşırı uzmanlaşma ve hastaların sınırsız istekleri karşısında önemini kaybetmiştir. (Konver 1990)Kanada: Uzun süredir sigorta sistemi ve aile hekimliğini bir arada götürürken artık tıkanmışlık yaşanmakta, aile hekimleri tüm dünyada olduğu gibi sadece kendine başvuranlara bakan, poliklinik yoğunluklu bir uygulama olarak gerçekleşmektedir. Hastalar yoğunluk ve niteliksiz hizmet nedeniyle zorunlu olmadıkça hekime gitmemeye çalışmakta, sık sık aile hekimlerini değiştirmeye çalışmaktadır. Bulgaristan: 1999 dan sonra Dünya Bankasının isteği ile girdiği aile hekimliği sitemi ile tam bir çıkmaza saplanmış durumdadır. Artık Bulgarlar hastaları müşteri, aile hekimlerini ise şahıs tüccarı olarak isimlendirmektedir. Aşı oranları düşmüş, diş sağlığı hizmetleri ise sigorta teminat paketinden çıkarılmış durumdadır.(Kapaklı 2003)Yukarda verdiğim örnekler Tıp Dünyası dergisinin çeşitli bilim adamlarının bu ülkelerde yaptıkları araştırmalarda vardıkları sonuçları özetliyor. Yine örneklerden de anlaşılacağı gibi aile hekimliği uygulaması artık önemini kaybetmiş, işlemez hale gelmiş en önemlisi de pahalı bir sitemdir. Bulgaristan’ da yaşananların aynısı ülkemizde de Dünya Bankası ve IMF nin dayatmaları ile yaşatılmaya çalışılmaktadır. Aile hekimliğinden daha da önemli ve asıl karşı çıkılması gereken Genel Sağlık Sigortasıdır. Aile hekimliği sistemini finanse etmek için düşündükleri sigorta modeli. Hükümet her ailenin hekimi olacak diyerek tribüne oynarken bunu söylememeye özellikle dikkat ediyor. Bizler sağlık çalışanları ve Manisa halkı olarak bu uygulamaya karşı olmalı ve derhal bu sistemden vazgeçilmesini istemek durumdayız. Bizim ülkemiz şartlarına uygun sağlık ocakları çok az destekle daha iyi işler hale getirilerek birinci basamak sağlık hizmetinin sorunları çözülebilir. Ancak sağlık ocağı sistemi döner sermaye ile, yeterince kaynak ayrılmaması ve yeterli sağlık çalışanı bulundurulmaması nedeniyle olumsuz bir sistemmiş gibi görünmesi sağlanmıştır. Gerçek olan sağlık ocağı modeli ile genel bütçeden masrafların karşılanması ve yeterince sağlık çalışanı istihdamı ile bu konu halledilebilir. Sağlık çalışanları ben ne olacağım demekten vazgeçmeli ve biz ne olacağız demelidir. Manisa halkı hiçbir ayrım gözetmeden ve hiçbir yönetmelik ve yasayı aramıza koymadan kamu çalışanı, özel sektör çalışanı- işçi, işsiz- sendikalı, sendikasız- çocuk, yaşlı- öğretmen, öğrenci- doktor, hasta- zengin, fakir- okumuş, cahil- şucu, bucu. Kendi içinde bir zenginliği ortaya koyabilmeli ve farklılıkları ile bu güzelliği yaratabilmeli. Haydi hep birlikte aile hekimliğine hayır diyelim, sağlığımıza ve geleceğimize sahip çıkalım.Sağlıcakla...

Hiç yorum yok: